ÖZ:

Tekerrür Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) m.58’de düzenlenmiştir. TCK m. 58’de kendisine yer bulan tekerrür kurumu, failin, önceden işlemiş olduğu suça ilişkin mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yeni bir suç işlenmesi halinde yeni işlenen suç bakımından tekerrür hükümleri uygulaması durumu olarak tanımlanabilir. Tekerrür kurumu niteliği itibarıyla bir güvenlik tedbiridir. Failin işlemiş olduğu suç sonucunda ceza mahkemelerince yapılan yargılama sonucunda fail hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün kanuni sonucu olarak kanunda yer alan şartları oluşması halinde fail hakkında tekerrür hükümleri uygulanmaktadır. Daha açık bir ifade ile tekerrür kurumu mahkumiyet hükmünün kanuni bir sonucudur. Hal böyle olmakla beraber tekerrür hükümleri, failin işlemiş olduğu yeni suç bakımından mahkemece hükmedilen sonuç cezanın TCK m. 50 anlamında seçenek yaptırımlara çevrilmesi bakımından önem arz etmektedir. Nitekim, TCK m. 58 f. 3’e göre, tekerrür kurumunun uygulanması durumu gündeme geldiğinde sonraki suça ilişkin kanun hükmünde hapis cezası ile adli para cezasının seçimlik olarak öngörülmüş olması halinde hapis cezasına hükmedilmesi gerektiği hususu amirdir. TCK m. 58 f. 3’de yer alan emredici kural kapsamında tekerrür halinde sonuç ceza TCK m. 50 hükmünde yer alan seçenek yaptırımlar arasında yer alan “adli para cezasına” çevrilmesi mümkün değildir. Buna karşılık tekerrür halinde TCK m. 50’de adli para cezası dışındaki diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün olup olmaması durumu tartışmalıdır. Bu yüzden iş bu çalışmamızda tekerrür halinde failin yeni işlemiş olduğu suç bakımından mahkemece hükmedilen sonuç cezanın TCK m. 50 anlamında seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmeyeceği meselesi teori ve uygulama ışığında ele alınmıştır.

ABSTRACT:

Repetition is regulated under Article 58 of the Turkish Penal Code (TPC). The institution of repetition, which finds its place in Article 58 of the TPC, can be defined as the situation where the perpetrator applies the provisions of repetition in terms of the new crime committed in the event that a new crime is committed after the finalization of the conviction sentence regarding the crime previously committed. Repetition is a security measure in nature. As a result of the crime committed by the perpetrator as a result of the trial conducted by the criminal courts as a result of the conviction of the perpetrator as a legal consequence of the conviction sentence, the provisions of repetition will be applied to the perpetrator if the conditions in the law are met. More precisely, the institution of repetition is a legal consequence of the conviction. Nevertheless, the provisions on repetition are important in terms of the conversion of the final sentence imposed by the court for the new offense committed by the perpetrator into alternative sanctions within the meaning of Article 50 of the TPC. As a matter of fact, according to Article 58 f. 3 of the TPC, when the application of the institution of repetition comes to the agenda, it is mandatory to impose imprisonment if the provision of the law regarding the subsequent crime stipulates imprisonment and judicial fine as optional sanctions. Within the scope of the mandatory rule in Article 58 f. 3 of the TPC, in case of repetition, it is not possible to convert the resultant punishment into “judicial fine”, which is among the alternative sanctions in Article 50 of the TPC. On the other hand, in case of repetition, it is controversial whether it is possible to convert to other alternative sanctions other than judicial fine under Article 50 of the TPC. For this reason, in this study, the issue of whether the final sentence imposed by the court in terms of the new crime committed by the perpetrator in case of repetition will be converted into alternative sanctions within the meaning of Article 50 of the TPC is discussed in the light of theory and practice.

I. GİRİŞ

Tekerrür, failin daha önceden işlemiş olduğu bir suça ilişkin mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yeni bir suç işlemesi sonucunda yeni suç bakımından tekerrür ve tekerrüre bağlanan hukuksal sonuçların uygulaması sonucunu doğuran bir güvenlik tedbiridir. Tekerrür kurumu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu[1]’nun (TCK) 58. maddesinde düzenlenmiştir.

TCK m. 58 f. 1, c. 1’de fail tarafından önceden işlenen suçtan dolayı hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suç işlenmesi sonucunda yeni suç bakımından tekerrür hükümleri uygulanır. Ancak, tekerrür hükümlerinin uygulanması bakımından daha önceki suçun kesinleşmesi gerekmez (TCK m. 58 f.1, c. 2).

Tekerrürün güvenlik tedbiri olması nedeniyle şartlarının oluşması halinde ve failin işlemiş olduğu yeni suç bakımından mahkeme mahkumiyet hükmü tesis etmesi halinde mahkumiyet hükmünün kanuni sonucu olarak tekerrür hükümleri re’sen uygulanmaktadır. Failin yeni işlemiş olduğu suç sonucunda tekerrür kurumunun uygulanması halinde gerek maddi ceza hukuku gerek ceza muhakemesi hukuku gerekse infaz hukuku bakımından sonuçlarını doğurmaktadır. Uygulama anlamında tekerrürün önemli sonuç ve etkilerinden birisi de failin adli sicil kaydında tekerrüre esas ilamının bulunması halinde fail hakkında hükmedilecek sonuç cezanın TCK m. 50’de yer alan seçenek yaptırımlarının uygulanıp uygulanmayacağıdır. Diğer bir ifade ile failin yeni işlemiş olduğu suç bakımından tekerrür hükümlerinin uygulaması halinde mahkemece fail hakkında verilecek cezanın seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmeyeceği konusu tekerrür kurumunun uygulaması sonucunda doğurmuş sonuçların başında gelmektedir. O bakımdan bu mesele çalışmamız bakımından incelemeye değer konuların başında gelmektedir.

Bu sebeple çalışmamızda ilk önce tekerrür kurumu hakkında genel bilgi ve uygulama şartları hakkında bilgi verilecek akabinde tekerrür kurumunun hukuki niteliği üzerinde durulacak nihayetinde de tekerrür hükümlerinin uygulanması halinde fail hakkında tesis edilecek ceza hükmünün seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmeyeceği sorusuna/sorununa uygulama ve teori ışığında cevap aranacaktır.

II. GENEL OLARAK TEKERRÜR KURUMU

Tekerrür, Arapça kökenli bir kelime olup; “tekrarlanma” anlamına gelmektedir[2]. Ceza hukuku anlamında tekerrür ise en genel anlamıyla kişinin daha önceden işlemiş olduğu suçtan dolayı verilen mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yeni bir suç işlemesi olarak ifade edilebilir[3].

Tekerrür, TCK’nın “Genel Hükümler” başlıklı ilk kitabının “Yaptırımlar” başlıklı üçüncü kısmının “Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlıklı 58. Maddesinde kendisine yer bulmuştur[4].

TCK m. 58 f. 1, c. 1’de dolaylı yoldan tekerrür kurumunun tanımı yapılmıştır. Bu maddeye göre, önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde tekerrür hükümlerinin uygulanacağı hususu düzenlenmiştir. Öğretide tekerrür, bir kişinin bir suçtan dolayı kesin mahkumiyeti sonrasında bu mahkumiyetten veya mahkumiyetin öngörmüş olduğu cezalandırmanın kısmen veyahut tamamen infaz edilmiş olmasından ya da bu cezanın düşmesinden sonra Kanun’da öngörülen sürelerin içinde yeniden bir suç işlenmesi olarak tanımlanmaktadır[5].

İkinci veya sonraki suçu ya da suçları işleyen kişilere “mükerrir” adı verilmektedir[6]. Suçta tekerrürün yani mükerrirliğin sebeplerinin ele alınması, suçta tekerrürün önlenmesi veya minimize edilmesi bakımından önem arz etmektedir[7]. Tekerrürün sebepleri, genel ve özel sebepler olmak üzere iki ayrı sınıflandırma yapılmaktadır. Tekerrürün genel sebepleri; şahsi, bedensel, iklimsel ve sosyal sebepler olarak belirtilmektedir[8]. Tekerrürün özel sebepleri ise cezaevlerinin suçluları yeniden suça yönlendirici pozisyona gelmesi, mahkumlara cezaevlerinde uygulanan ıslah çalışmalarının yetersizliği, kişilerin mahkumiyetlerini takip eden ilk zamanlarda yardıma muhtaç kalması vs. olarak belirtilmektedir[9].

Tekerrürün ortaya çıkmasına esas teşkil edebilecek nedenlerin başında ilk defa suç işleyenler ile suç işlemede ısrar edenler arasındaki farkı kaldırmaktır[10]. Bu sebeple de ilk başlarda tekerrür hükümleri uygulaması itibarıyla cezanın artırılması sonucunu doğurmaktadır[11]. Ancak bugün gelinen noktada 5237 sayılı TCK sistemi, 765 sayılı TCK’dan farklı olarak tekerrür kurumunu cezanın artırılması nedeni olarak öngörmemiştir[12]. 5237 sayılı TCK ile tekerrür kurumu, infaz rejimi ve infaz sonrasında kişiler hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulaması olarak öngörülmüştür[13]. Nitekim, Yargıtay 9. Ceza Dairesi 13.03.2014 tarihli bir kararında[14] mülga 765 sayılı TCK’nın m. 81’de düzenlenen tekerrür hükümleri ile 5237 sayılı TCK’nın m. 58’de düzenlenen tekerrür hükümlerinin kapsamı ve doğurmuş olduğu sonuçların birbirinden farklı olduğuna dikkat çekmiştir. Aynı kararın devamında tekerrürün, mülga 765 sayılı TCK döneminde “cezanın arttırım sebebi” olarak öngörülmüş olduğunu, 5237 sayılı TCK döneminde ise koşullu salıverme sürelerini de etkileyecek şekilde “infaz rejimi” olarak düzenlenmiş olduğunu belirtilmektedir.

Bununla birlikte yeni suçu işleyen fail hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için mahkumiyet şartı, süre şartı,  yeni bir suçun işlenilmesi şartı şeklindeki üç şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir[15]. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için ilk olarak kişinin kesinleşmiş bir mahkumiyetinin olması gerekmektedir. Kesinleşmiş olan mahkumiyet hükmünün konusunun adli para cezası veya hapis cezası olup olmaması tekerrür hükümlerinin uygulanması bakımından önem arz etmemektedir[16]. Aynı şekilde, TCK m. 58 f. 1, c. 2’ye göre, kesinleşmiş olan mahkumiyete esas cezanın infaz edilmesi şart değildir.

Failin daha önceden işlemiş olduğu suça ilişkin kesinleşmiş mahkumiyet hükmü yapılan kanun değişikliği ile suç olmaktan çıkarılması veya bu suça ilişkin genel af çıkarılması halinde söz konusu bu mahkumiyet hükmünün tekerrüre esas alınması mümkün değildir[17].

Cezai nitelikte olmayan mahkumiyetler (örneğin, tazminat türünden para cezaları, disiplin cezaları vs.) tekerrüre esas alınması bakımından kesinleşmiş mahkumiyet hükmü şartını sağlamaz[18]. Yine, failin daha önceden işlemiş olduğu suç ön ödemeye tabi olup da ön ödeme kurumunun şartları oluşmuşsa bu suç hakkında soruşturma evresinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı; kovuşturma evresinde ise düşme kararı verileceğinden dolayı tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkün değildir[19].

Failin daha önceden işlemiş olduğu suça ilişkin kesinleşmiş mahkumiyet hükmü ceza zamanaşımına uğramış olsa bile söz konusu bu mahkumiyetin tekerrüre esas alınması mümkündür[20].

Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için ikinci şart ise failin yeni bir suç işlemesidir. Bu anlamda fail hakkında yeni işlemiş olduğu suç bakımından tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için yeni yani sonraki suçun, daha önceden kesinleşmiş mahkumiyet hükmünden sonra işlenmesi gerekmektedir. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için yeni işlenen suçun türü bakımından TCK’da kural olarak herhangi bir ayrım yapılmaksızın genel tekerrür kurumu benimsenmiştir[21]. Buna karşılık, TCK m. 58 f. 4, c. 1’de yer alan emredici kurala göre, kasıtlı suçlarla taksirli suçlar ve sırf askerî suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanmaz. Aynı şekilde, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin işlemiş olduğu suçlar bakımından tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.

Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi bakımından üçüncü şart ise süre şartıdır. Buna göre, fail hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için failin yeni suçu Kanunda öngörülen süre içerisinde işlemiş olması gerekmektedir. TCK m. 58 f. 2’ye göre, beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl, beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıldır. Bu süreler, cezanın infaz edildiği tarihten itibaren işlemeye başlamaktadır (TCK m. 58 f.2). Cezalar infaz edilmemesi durumu fail hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına engel değildir[22]. Zira, cezanın infaz edilmemesi sadece tekerrür sürelerinin işlemeye başlamasına engel bir durumdur[23]. Nihai olarak ifade etmek gerekirse, fail hakkında yeni işlemiş olduğu suç bakımından hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için yeni yani sonraki tarihli suçunun Kanun’da öngörülen süreler içerisinde fail tarafından işlemesi gereklidir.

III. HUKUKİ NİTELİĞİ

Tekerrür kurumunun hukuki niteliği noktasında öğretide çeşitli teoriler ileri sürülmüştür. Bu kapsamda öğretide tekerrür kurumu bakımından ilga teorisi, cezanın yetersizliği teorisi, isnadiyetin ağırlığı teorisi, vs. teoriler ileri sürülmüştür[24]. Söz konusu teorilerin açıklanması, değerlendirilip tartışılması hususu bu çalışmanın konusunu aşabilecek mahiyettedir. O bakımdan tekerrürün hukuki niteliği konusunda ileri sürülen teorileri belirtmekle yetinmekteyiz.

Ancak, tekerrürün hukuki niteliği konusunda şu husus söylenebilir: Tekerrür, mükerririn cezasının artırılması sebebi değil güvenlik tedbiri olarak kabul görmektedir[25]. Kanaatimize göre de, tekerrür kurumu hukuki niteliği itibarıyla güvenlik tedbiri mahiyetindedir. Bir kere tekerrür kurumu TCK’nın genel hükümler kısmındaki güvenlik tedbirleri bahsinde düzenlenmiştir. Öğretide de 765 sayılı TCK’dan farklı olarak 5237 sayılı TCK’da tekerrür kurumu cezanın artırılması sebebi olarak değil güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiş olduğu belirtilmektedir[26]. Tekerrürün güvenlik tedbiri olarak kabul edilmesinin yanında mükerrir hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimine göre cezanın infazı yerine getirilmesi prensibi esas alınmıştır[27]. Bunun haricinde, cezanın infazının akabinde mükerrir hakkında denetimli serbestlik uygulamasının uygulanmasını öngörmüştür[28].

IV. TEKERRÜR VE SEÇENEK YAPTIRIMLAR ARASINDAKİ İLİŞKİ

Tekerrür, uygulanması halinde çeşitli zaman kesitlerinde (hükmün kurulması, hükmün infazı ve hükmün infazından sonra vs.) sonuçlar doğurmaktadır[29]. İnceleme konumuz bağlamında tekerrürün hüküm kurulması aşamasında doğurmuş olduğu sonuçlardan veya sorunlardan birisi de tekerrür hükümlerinin uygulanması halinde sonuç cezanın TCK m. 50 anlamında seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmeyeceği meselesidir.

Öğretide bu sorununun cevabı tartışmalı olmakla beraber bu soru veya sorun hakkında ikili bir ayrım yapmak suretiyle sonuca ulaşılmaya çalışılmaktadır. İlk olarak, sonraki tarihli suça ilişkin kanun maddesinde hapis cezası ile adli para cezası seçimlik olarak öngörülmüş ise mahkeme TCK m. 58 f. 3 hükmüne göre, failin tekerrür olarak kabul edilen sonraki tarihli suçuna ilişkin mahkumiyet hükmü kurarken adli para cezasına hükmetmesi mümkün değildir[30]. Zira, TCK m. 58 f. 3 hükmü, tekerrür halinde sonraki suça ilişkin mahkumiyet hükmünün adli para cezası yerine hapis cezası olması gerektiği emretmektedir. Bu anlamda, TCK m. 58 f. 3 hükmü bağlamında mahkeme hakiminin tekerrür halinde sonraki suça ilişkin hüküm kurarken adli para cezasına hükmetmesi mümkün değildir. Bu yaklaşımdan hareketle, öğretide de, TCK m. 58 f. 3 hükmünde yer alan emredici kural gereği tekerrür halinde sonraki suça ilişkin mahkemece fail hakkında hükmedeceği hapis cezasının TCK m. 50 f. 2 hükmü uyarınca adli para cezasına çevrilmesinin mümkün olmadığını, aksi durumun TCK m. 58 f. 3 de yer alan kuralı anlamsız hale getireceği belirtilmektedir[31].

İkinci olarak, acaba tekerrür halinde mahkemece fail hakkında sonraki tarihli suç için mahkumiyet hükmü tesis etmiş olması halinde söz konusu hükmün TCK m. 50’de yer alan adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün müdür?

Öğretide bir görüşe göre, tekerrür halinde failin sonraki tarihli suçu bakımından hakkında mahkemece mahkumiyet hükmü tesis edilmiş olması halinde söz konusu bu mahkumiyetin TCK m. 50 anlamında seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün değildir[32]. Bu görüşe göre, tekerrür halinde failin işlemiş olduğu yeni yani sonraki tarihli suç bakımından verilecek mahkumiyet hükmünün seçenek yaptırımlara çevrilmesi tekerrür hükmünün getiriliş amacına aykırılık teşkil edecektir[33].

Yargıtay’ın çeşitli ceza daireleri de, öğretide bu görüşle paralel olarak derece mahkeme kararlarını temyiz incelemesine tabi tutarak vermiş olduğu birçok kararında adli sicil kaydında tekerrüre esas ilam bulunan sanık hakkında hükmedilen mahkumiyet hükmünün TCK m. 50’de yer alan seçenek yaptırımlara çevrilmesi suretiyle TCK m. 58’de yer alan tekerrür hükümlerinin uygulanması imkanının ortadan kaldırdığı şeklindeki gerekçe ile bozma kararı vermiştir. Söz konusu kararlardan birisi[34] özetle şu şekildedir: “Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü:

1) Tekerrüre esas sabıkası olan sanık hakkında TCK’nin 58/3. maddesi gereğince TCK’nin 86/2. maddesinde belirtilen seçimlik cezalardan hapis cezası seçildikten sonra sabıkası nedeniyle mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanması gerekirken, seçilen hapis cezasının TCK’nin 50/1-f maddesindeki tedbire çevrilerek sonuç ceza tedbir olduğundan tekerrür hükümlerinin uygulanamaz hale getirilmesi,

2) Sanık hakkında hüküm kurulurken, kısa kararda yer verilmediği halde gerekçeli kararda tekerrüre esas sabıkası nedeniyle mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanması yoluna gidildiğinden bahisle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiye neden olunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 30.05.2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.”

Yargıtay’ın konuya dair vermiş olduğu bozma kararları hakkında dikkat çekilmesi gereken hususlardan birisi de, bozma kararların oy çokluğu ile alınmış olmasıdır. Söz konusu kararlara kimi üyeler benzer gerekçelerle muhalefet etmektedir. Yargıtay’ın muhalif kalan üyeleri muhalefet gerekçeleri ve ulaşmış olduğu sonuç şöyle sıralanabilir: TCK’da kanun koyucunun tekerrür halinde mahkemece failin sonraki tarihli suçu bakımından hükmedilecek olan cezanın TCK m. 50’de yer alan adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilmeyeceği dair herhangi bir yasaklamasının söz konusu değildir. Kanun koyucu TCK m. 50 f. 2 ve m. 58 f. 3 hükümleri ile tekerrür halinde failin sonraki işlemiş olduğu suç bakımından adli para cezası ve hapis cezasının seçimlik öngörüldüğü hallerde adli para cezasının uygulama imkanının olmadığı yönündeki yasaklamasına karşılık hapis cezasının TCK m. 50’de yer alan diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesi noktasında yasak hükmü ihdas etmeyerek bilinçli olarak susmuştur. Aksi durumun, kanun koyucunun ihdas etmediği bir konunun ihdası anlamına geleceği, bu da sanık aleyhine bir durum yaratmaktadır. Bu sebeple de muhalif kalan üyelere göre, tekerrür halinde dahi failin sonraki suçuna ilişkin mahkemece hükmedilecek hapis cezasının TCK m. 50’de yer alan adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün olduğunu belirtmektedirler.

Buna karşılık Yargıtay Ceza Genel Kurulu 20.10.2022 tarihinde oy birliği ile vermiş olduğu bozma kararında[35], doğrudan somut uyuşmazlıkla alakalı veya daha doğru bir ifade ile uygulanabilir olmasa da açıkça Kanunda yasaklayıcı bir kural olmaması, kıyas ya da genişletici yorum yoluyla kanunda yer almamasına karşın kişiler hakkında aleyhe uygulama geliştirilmesinin mümkün olmaması gibi gerekçeler karşısında tekerrür halinde dahi mahkemece failin sonraki tarihli işlemiş olduğu suç bakımından hapis cezasına hükmettikten sonra söz konusu cezayı şartları taşıması halinde TCK m.50’de yer alan adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün olduğuna dikkat çekmiştir.

Öğretide yer alan diğer bir görüşe göre, tekerrür halinde yeni işlenen suçun cezası Kanun’da yalnızca hapis veya hapis ile birlikte adli para cezası olması durumunda mahkemece yeni suç açısından hükmedilecek hapis cezasının kısa süreli olması halinde TCK m. 50 ve m. 58 hükümleri gereğince sonuç cezanın seçenek yaptırımlara (adli para cezası da dahil olmak üzere) çevrilmesi mümkündür[36]. Bu görüş tarafından tekerrür halinde yeni suç bakımından hükmedilecek hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesinin önünde engel olarak TCK m. 50 f. 3’de yer alan daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olma koşulunu esas alan görüşü reddetmektedir[37]. Bu görüş tarafından kanun koyucunun önceki mahkumiyetle ilgili bir koşulu hapis cezalarının zorunlu olarak seçenek yaptırımlara çevrilmesi dışında bir şart olarak düzenlememiş olduğu savunulmaktadır[38].  Ancak, hakimin önceki mahkumiyet hükmünü dikkate alarak seçenek yaptırımlara hükmetmemesi yönünde takdir yetkisini kullanmasında herhangi bir engel bulunmamaktadır[39]. 

Kanaatimizce de, tekerrür halinde failin sonraki tarihli suçu bakımından mahkemece hükmedilen hapis cezasının TCK m. 50’da yer alan adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilmesi mümkün olmalıdır. Bir kere Kanun’da açıkça bu hususu yasaklayan bir hüküm yer almamaktadır. Yine, kimi Yargıtay kararlarında (muhalefet şerhleri de dahil olmak üzere) belirtildiği üzere, kıyas veya genişletici yorum yoluyla tekerrür halinde failin yeni işlemiş olduğu suç bakımından hükmedilen hapis cezasının diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesinin yasaklanması veya uygulanmaması mümkün değildir. Zira, aksi durumun kabulü yargı organlarının yasama organının görev alanına müdahalesi (yani fonksiyon gaspı) söz konusu olmakla beraber temel hak ve özgürlüklere aşırı bir külfet yüklemektedir. Öte yandan toptancı bir yaklaşımla salt tekerrür hükümlerinin amacından hareketle tekerrür halinde failin yeni tarihli suçu bakımından hükmedilen hapis cezasının diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün olmadığı şeklindeki görüş ve uygulama doğru bir çözüm şekli olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Diğer bir ifade ile sorununun çözümünü sadece tekerrür hükümlerinin amacına indirgenmesi kanaatimizce doğru değildir. Kanun koyucu dahi önceki kesinleşmiş mahkumiyet hükmünün infaz edilmiş olması halinde TCK m. 58 f. 2 hükmünde yer alan duruma göre infaz tarihinden itibaren hesap edilecek olan beş veya üç yıllık sürelerinin geçmesi durumunda bu ilamların tekerrüre esas alınmaması gerektiğini düzenlemiştir. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, kanun koyucu failin önceki mahkumiyetlerini infaz ve infazdan belirli süreler geçmesi şartı ile söz konusu bu mahkumiyetlerin fail aleyhine uygulama alanı bulmaması yönünde irade ortaya koymuştur. Ancak, uygulamada ise tekerrür hükümlerinin amacından hareketle failin yeni işlemiş olduğu suç bakımından hükmedilecek hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmemesi yönünde kararlar verildiği görülmektedir. Bu noktada dikkat edilmesi ve esas alınması gereken husus, kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımlara çevrilmesi bakımından Kanun’da öngörülen kriterlerdir. Temel olarak TCK m. 50 f.1 hükmüne göre, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özellikler kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımlara çevrilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Buradan hareketle ifade etmek gerekirse, tekerrür halinde failin yeni/sonraki tarihli suçu bakımından tesis edilen cezanın adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmediği noktasında Kanunda öngörülen sair koşulların yanında failin kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama aşamasındaki pişmanlığı, tekerrür hükümlerinin amacı da dahil olmak üzere çeşitli kriterler dikkatli ve gerekçeli bir şekilde değerlendirilmeli, akabinde sonuca göre karar verilmesi gerekir.

V. SONUÇ

Tekerrür Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) m. 58’de düzenlenmiştir. TCK m. 58’de kendisine yer bulan tekerrür kurumu, failin, önceden işlemiş olduğu suça ilişkin mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yeni bir suç işlenmesi halinde yeni işlenen suç bakımından tekerrür hükümleri uygulaması durumu olarak tanımlanabilir. Tekerrür kurumu niteliği itibarıyla bir güvenlik tedbiridir. Failin işlemiş olduğu suç sonucunda ceza mahkemelerince yapılan yargılama sonucunda fail hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün kanuni sonucu olarak kanunda yer alan şartları oluşması halinde fail hakkında tekerrür hükümleri uygulanacaktır. Daha açık bir ifade ile tekerrür kurumu mahkumiyet hükmünün kanuni bir sonucudur.

Hal böyle olmakla beraber tekerrür hükümleri failin işlemiş olduğu yeni suç bakımından mahkemece hükmedilen sonuç cezanın TCK m. 50 anlamında seçenek yaptırımlara çevrilmesi bakımından önem arz etmektedir. Nitekim, TCK m. 58 f. 3’e göre, tekerrür kurumunun uygulanması durumu gündeme geldiğinde sonraki suça ilişkin kanun hükmünde hapis cezası ile adli para cezasının seçimlik olarak öngörülmüş olması halinde hapis cezasına hükmedilmesi gerektiği hususu amirdir. TCK m. 58 f. 3’de yer alan emredici kural kapsamında tekerrür halinde sonuç ceza TCK m. 50 hükmünde yer alan seçenek yaptırımlar arasında yer alan “adli para cezasına” çevrilmesi mümkün değildir. Buna karşılık tekerrür halinde TCK m. 50’de adli para cezası dışındaki diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün olup olmaması durumu tartışmalıdır. Öğretide bir görüşe göre, tekerrür halinde failin sonraki tarihli suçu bakımından hakkında mahkemece mahkumiyet hükmü tesis edilmiş olması halinde söz konusu bu mahkumiyetin TCK m. 50 anlamında seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün değildir . Bu görüşe göre, tekerrür halinde failin işlemiş olduğu yeni yani sonraki tarihli suç bakımından verilecek mahkumiyet hükmünün seçenek yaptırımlara çevrilmesi tekerrür hükmünün getiriliş amacına aykırılık teşkil edecektir.

Çeşitli Yargıtay daireleri tarafından genellikle oy çokluğu ile verilen kararlarda tekerrür halinde failin yeni işlemiş olduğu suç bakımından tesis edilecek hapis cezasının TCK m. 50’de yer alan diğer (adli para cezası dışında) seçenek yaptırımlara çevrilmesinin tekerrür hükümlerinin getiriliş amacına aykırılık teşkil edeceği yönünde bozma kararları vermiştir. Buna karşılık güncel tarihli Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2022 yılında vermiş olduğu bir kararında Kanunda yasaklayıcı bir kural olmaması, kıyas ya da genişletici yorum yoluyla kanunda yer almamasına karşın kişiler hakkında aleyhe uygulama geliştirilmesinin mümkün olmaması gibi gerekçeler karşısında tekerrür halinde dahi mahkemece failin sonraki tarihli işlemiş olduğu suç bakımından hapis cezasına hükmettikten sonra söz konusu cezayı şartları taşıması halinde TCK m.50’de yer alan adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün olduğuna dikkat çekmiştir.

Kanaatimize göre de, tekerrür halinde salt tekerrür hükümlerinin amacından hareketle failin yeni işlemiş olduğu suç bakımından tesis edilen hapis cezasının diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesinin önüne geçilmesi şeklindeki toptancı yaklaşım doğru değildir. O bakımdan failin yeni işlemiş olduğu suç hakkında tesis edilen hapis cezasının TCK m. 50 anlamında adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilmesi noktasında Kanunda öngörülen sair koşullar ve failin kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama aşamasındaki pişmanlığı, tekerrür hükümlerinin amacı da dahil olmak üzere çeşitli kriterler dikkatli ve gerekçeli bir şekilde değerlendirilmeli, akabinde sonuca göre karar verilmesi gerekir.

——————

[1] RG, 12.10.2004 T, 25611 S.

[2] Türk Dil Kurumu Sözlükleri, https://sozluk.gov.tr/, erişim tarihi: 28.04.2025.

[3] Bkz. Kan, C. H. (2019), Türk Ceza Hukuku’nda Tekerrür. Türk Dünyası Araştırmaları, Cilt: 123, Sayı: 243, s. 432 vd.

[4] Cin, M. O., (2024), “Türk Ceza Hukukunda Tekerrürün Sonuçları”, Adalet Dergisi, Sayı: 73, s. 272.

[5] Üzülmez, İ., (2002), “Türk Hukukunda Tekerrür”,  Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 10, Sayı: 1-2, s. 166

[6] Kan, s. 432.

[7] Üzülmez, s. 167.

[8] Üzülmez, s. 167.

[9] Kan, s. 432-433; ayrıca bkz. Üzülmez, s. 167.

[10] Erem, F., (1945), “Tekerrür Hakkındaki Kanun Hükümlerinin-Tetkiki”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 2, s. 191.

[11] Erem, s. 191.

[12] Cin, s. 272.

[13] Cin, s. 272.

[14] Söz konusu karar özeti şu şekildedir: 765 sayılı TCK’nın 81. maddesinde düzenlenen tekerrür hükmü ile 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinde düzenlenen tekerrür hükmü kapsamları ve sonuçları itibariyle farklılıklar içermektedir. Tekerrür, 765 sayılı TCK’da “cezanın artırım nedeni” olarak öngörülmüş iken, yeni sistemde koşullu salıverilme süresini de etkileyecek şekilde bir “infaz rejimi” olarak düzenlenmiştir. Söz konusu mükerrirlere özgü infaz rejiminin nasıl uygulanacağı ise 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunda tanzim edilmiş olup, bu kanunun “Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi ve Denetimli Serbestlik Tedbiri” başlıklı 108. maddesinin 2. fıkrasında; “tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamaz” hükmü yer almış, birinci fıkranın (c) bendine göre ise mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilenler hakkında infaz şartları ağırlaştırılarak koşullu salıverilme süresi, süreli hapis cezasında cezanın dörtte üçü olarak belirlenmiştir: Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 2013/18250 E. , 2014/2922 K.,  https://www.hukukihaber.net/yargitay-9-ceza-dairesinin-201318250-e-20142922-k-sayili-karari erişim tarihi: 07.05.2025.

[15] Kan, s. 438.

[16] Kan, s. 438.

[17] Kan, s. 439; Üzülmez, s. 176.

[18] Üzülmez, s. 175.

[19] Üzülmez, s. 439.

[20] Üzülmez, s. 177.

[21] Kan, s. 441.

[22] Kan, s. 442.

[23] Kan, s. 442.

[24] Üzülmez, s. 173 vd.

[25] Kan, s. 436-437.

[26] Nitekim, 765 sayılı TCK’da tekerrür kanuni ve genel bir cezanın arttırılması sebebi olarak öngörülmüştür: Bkz. Erem, s. 193. 

[27] Kan, s. 437.

[28] Kan, s. 437.

[29] Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Cin, s. 276; Üzülmez, s. 181 vd.; Kan, s. 442 vd.

[30] Cin, s. 277.

[31] Cin, s. 277.

[32] Öztürk, B.; Erdem, M.R. (2016), Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, TCK Değişikliklerine Göre Yenilenmiş 16. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, s. 529.

[33] Öztürk; Erdem, s. 529; benzer yöndeki bir görüşe göre, tekerrür halinde hakimin sonuç cezayı TCK m. 50 hükmünde yer alan seçenek yaptırımlara çevirme noktasında takdir yetkisinin olduğunu kabul etmek kendi içerisinde çelişkiye neden olacağı gibi ayrıca bu durum hükmün getiriliş amacına aykırılık teşkil edecektir: Arslan, Ç.; Kayançiçek, M. (2009), Suçta Tekerrür, Seçkin Yayıncılık, 1. Baskı, Ankara, s. 155.

[34] Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2019/5428 E., 2019/12060 K, https://www.hukukihaber.net/yargitay-3-ceza-dairesinin-20195428-e-ile-20205605-e-sayili-kararlari, erişim tarihi: 05.05.2025.; bu yöndeki benzer kararlar için ayrıca bkz. Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2018/9337 E., 2019/3144 K.; Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2018/7455 E., 2019/2889 K.; Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2020/5605 E., 2020/6918 K.

[35] Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2020/160 E., 2022/654 K., https://www.hukukihaber.net/yargitay-ceza-genel-kurulunun-2020160-e-2022654-k-sayili-karari Cin, s. 278.

[36] Bandır, O. (2023), Türk Ceza Hukukunda Adli Para Cezası, On iki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, s. 175.

[37] Bandır, s. 175.

[38] Bandır, s. 175.

[39] Bandır, s. 175.

Anahtar Kelimeler: Tekerrür, Seçenek Yaptırımlar, Adli Para Cezası, Sonraki Suç.

Keywords: Recidivism, Alternative Sanctions, Criminal Fine, Subsequent Offense.

​ÖZ:

Tekerrür Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) m.58’de düzenlenmiştir. TCK m. 58’de kendisine yer bulan tekerrür kurumu, failin, önceden işlemiş olduğu suça ilişkin mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yeni bir suç işlenmesi halinde yeni işlenen suç bakımından tekerrür hükümleri uygulaması durumu olarak tanımlanabilir. Tekerrür kurumu niteliği itibarıyla bir güvenlik tedbiridir. Failin işlemiş olduğu suç sonucunda ceza mahkemelerince yapılan yargılama sonucunda fail hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün kanuni sonucu olarak kanunda yer alan şartları oluşması halinde fail hakkında tekerrür hükümleri uygulanmaktadır. Daha açık bir ifade ile tekerrür kurumu mahkumiyet hükmünün kanuni bir sonucudur. Hal böyle olmakla beraber tekerrür hükümleri, failin işlemiş olduğu yeni suç bakımından mahkemece hükmedilen sonuç cezanın TCK m. 50 anlamında seçenek yaptırımlara çevrilmesi bakımından önem arz etmektedir. Nitekim, TCK m. 58 f. 3’e göre, tekerrür kurumunun uygulanması durumu gündeme geldiğinde sonraki suça ilişkin kanun hükmünde hapis cezası ile adli para cezasının seçimlik olarak öngörülmüş olması halinde hapis cezasına hükmedilmesi gerektiği hususu amirdir. TCK m. 58 f. 3’de yer alan emredici kural kapsamında tekerrür halinde sonuç ceza TCK m. 50 hükmünde yer alan seçenek yaptırımlar arasında yer alan “adli para cezasına” çevrilmesi mümkün değildir. Buna karşılık tekerrür halinde TCK m. 50’de adli para cezası dışındaki diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün olup olmaması durumu tartışmalıdır. Bu yüzden iş bu çalışmamızda tekerrür halinde failin yeni işlemiş olduğu suç bakımından mahkemece hükmedilen sonuç cezanın TCK m. 50 anlamında seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmeyeceği meselesi teori ve uygulama ışığında ele alınmıştır.

ABSTRACT:

Repetition is regulated under Article 58 of the Turkish Penal Code (TPC). The institution of repetition, which finds its place in Article 58 of the TPC, can be defined as the situation where the perpetrator applies the provisions of repetition in terms of the new crime committed in the event that a new crime is committed after the finalization of the conviction sentence regarding the crime previously committed. Repetition is a security measure in nature. As a result of the crime committed by the perpetrator as a result of the trial conducted by the criminal courts as a result of the conviction of the perpetrator as a legal consequence of the conviction sentence, the provisions of repetition will be applied to the perpetrator if the conditions in the law are met. More precisely, the institution of repetition is a legal consequence of the conviction. Nevertheless, the provisions on repetition are important in terms of the conversion of the final sentence imposed by the court for the new offense committed by the perpetrator into alternative sanctions within the meaning of Article 50 of the TPC. As a matter of fact, according to Article 58 f. 3 of the TPC, when the application of the institution of repetition comes to the agenda, it is mandatory to impose imprisonment if the provision of the law regarding the subsequent crime stipulates imprisonment and judicial fine as optional sanctions. Within the scope of the mandatory rule in Article 58 f. 3 of the TPC, in case of repetition, it is not possible to convert the resultant punishment into “judicial fine”, which is among the alternative sanctions in Article 50 of the TPC. On the other hand, in case of repetition, it is controversial whether it is possible to convert to other alternative sanctions other than judicial fine under Article 50 of the TPC. For this reason, in this study, the issue of whether the final sentence imposed by the court in terms of the new crime committed by the perpetrator in case of repetition will be converted into alternative sanctions within the meaning of Article 50 of the TPC is discussed in the light of theory and practice.

I. GİRİŞ

Tekerrür, failin daha önceden işlemiş olduğu bir suça ilişkin mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yeni bir suç işlemesi sonucunda yeni suç bakımından tekerrür ve tekerrüre bağlanan hukuksal sonuçların uygulaması sonucunu doğuran bir güvenlik tedbiridir. Tekerrür kurumu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu[1]’nun (TCK) 58. maddesinde düzenlenmiştir.

TCK m. 58 f. 1, c. 1’de fail tarafından önceden işlenen suçtan dolayı hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suç işlenmesi sonucunda yeni suç bakımından tekerrür hükümleri uygulanır. Ancak, tekerrür hükümlerinin uygulanması bakımından daha önceki suçun kesinleşmesi gerekmez (TCK m. 58 f.1, c. 2).

Tekerrürün güvenlik tedbiri olması nedeniyle şartlarının oluşması halinde ve failin işlemiş olduğu yeni suç bakımından mahkeme mahkumiyet hükmü tesis etmesi halinde mahkumiyet hükmünün kanuni sonucu olarak tekerrür hükümleri re’sen uygulanmaktadır. Failin yeni işlemiş olduğu suç sonucunda tekerrür kurumunun uygulanması halinde gerek maddi ceza hukuku gerek ceza muhakemesi hukuku gerekse infaz hukuku bakımından sonuçlarını doğurmaktadır. Uygulama anlamında tekerrürün önemli sonuç ve etkilerinden birisi de failin adli sicil kaydında tekerrüre esas ilamının bulunması halinde fail hakkında hükmedilecek sonuç cezanın TCK m. 50’de yer alan seçenek yaptırımlarının uygulanıp uygulanmayacağıdır. Diğer bir ifade ile failin yeni işlemiş olduğu suç bakımından tekerrür hükümlerinin uygulaması halinde mahkemece fail hakkında verilecek cezanın seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmeyeceği konusu tekerrür kurumunun uygulaması sonucunda doğurmuş sonuçların başında gelmektedir. O bakımdan bu mesele çalışmamız bakımından incelemeye değer konuların başında gelmektedir.

Bu sebeple çalışmamızda ilk önce tekerrür kurumu hakkında genel bilgi ve uygulama şartları hakkında bilgi verilecek akabinde tekerrür kurumunun hukuki niteliği üzerinde durulacak nihayetinde de tekerrür hükümlerinin uygulanması halinde fail hakkında tesis edilecek ceza hükmünün seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmeyeceği sorusuna/sorununa uygulama ve teori ışığında cevap aranacaktır.

II. GENEL OLARAK TEKERRÜR KURUMU

Tekerrür, Arapça kökenli bir kelime olup; “tekrarlanma” anlamına gelmektedir[2]. Ceza hukuku anlamında tekerrür ise en genel anlamıyla kişinin daha önceden işlemiş olduğu suçtan dolayı verilen mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yeni bir suç işlemesi olarak ifade edilebilir[3].

Tekerrür, TCK’nın “Genel Hükümler” başlıklı ilk kitabının “Yaptırımlar” başlıklı üçüncü kısmının “Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlıklı 58. Maddesinde kendisine yer bulmuştur[4].

TCK m. 58 f. 1, c. 1’de dolaylı yoldan tekerrür kurumunun tanımı yapılmıştır. Bu maddeye göre, önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde tekerrür hükümlerinin uygulanacağı hususu düzenlenmiştir. Öğretide tekerrür, bir kişinin bir suçtan dolayı kesin mahkumiyeti sonrasında bu mahkumiyetten veya mahkumiyetin öngörmüş olduğu cezalandırmanın kısmen veyahut tamamen infaz edilmiş olmasından ya da bu cezanın düşmesinden sonra Kanun’da öngörülen sürelerin içinde yeniden bir suç işlenmesi olarak tanımlanmaktadır[5].

İkinci veya sonraki suçu ya da suçları işleyen kişilere “mükerrir” adı verilmektedir[6]. Suçta tekerrürün yani mükerrirliğin sebeplerinin ele alınması, suçta tekerrürün önlenmesi veya minimize edilmesi bakımından önem arz etmektedir[7]. Tekerrürün sebepleri, genel ve özel sebepler olmak üzere iki ayrı sınıflandırma yapılmaktadır. Tekerrürün genel sebepleri; şahsi, bedensel, iklimsel ve sosyal sebepler olarak belirtilmektedir[8]. Tekerrürün özel sebepleri ise cezaevlerinin suçluları yeniden suça yönlendirici pozisyona gelmesi, mahkumlara cezaevlerinde uygulanan ıslah çalışmalarının yetersizliği, kişilerin mahkumiyetlerini takip eden ilk zamanlarda yardıma muhtaç kalması vs. olarak belirtilmektedir[9].

Tekerrürün ortaya çıkmasına esas teşkil edebilecek nedenlerin başında ilk defa suç işleyenler ile suç işlemede ısrar edenler arasındaki farkı kaldırmaktır[10]. Bu sebeple de ilk başlarda tekerrür hükümleri uygulaması itibarıyla cezanın artırılması sonucunu doğurmaktadır[11]. Ancak bugün gelinen noktada 5237 sayılı TCK sistemi, 765 sayılı TCK’dan farklı olarak tekerrür kurumunu cezanın artırılması nedeni olarak öngörmemiştir[12]. 5237 sayılı TCK ile tekerrür kurumu, infaz rejimi ve infaz sonrasında kişiler hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulaması olarak öngörülmüştür[13]. Nitekim, Yargıtay 9. Ceza Dairesi 13.03.2014 tarihli bir kararında[14] mülga 765 sayılı TCK’nın m. 81’de düzenlenen tekerrür hükümleri ile 5237 sayılı TCK’nın m. 58’de düzenlenen tekerrür hükümlerinin kapsamı ve doğurmuş olduğu sonuçların birbirinden farklı olduğuna dikkat çekmiştir. Aynı kararın devamında tekerrürün, mülga 765 sayılı TCK döneminde “cezanın arttırım sebebi” olarak öngörülmüş olduğunu, 5237 sayılı TCK döneminde ise koşullu salıverme sürelerini de etkileyecek şekilde “infaz rejimi” olarak düzenlenmiş olduğunu belirtilmektedir.

Bununla birlikte yeni suçu işleyen fail hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için mahkumiyet şartı, süre şartı,  yeni bir suçun işlenilmesi şartı şeklindeki üç şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir[15]. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için ilk olarak kişinin kesinleşmiş bir mahkumiyetinin olması gerekmektedir. Kesinleşmiş olan mahkumiyet hükmünün konusunun adli para cezası veya hapis cezası olup olmaması tekerrür hükümlerinin uygulanması bakımından önem arz etmemektedir[16]. Aynı şekilde, TCK m. 58 f. 1, c. 2’ye göre, kesinleşmiş olan mahkumiyete esas cezanın infaz edilmesi şart değildir.

Failin daha önceden işlemiş olduğu suça ilişkin kesinleşmiş mahkumiyet hükmü yapılan kanun değişikliği ile suç olmaktan çıkarılması veya bu suça ilişkin genel af çıkarılması halinde söz konusu bu mahkumiyet hükmünün tekerrüre esas alınması mümkün değildir[17].

Cezai nitelikte olmayan mahkumiyetler (örneğin, tazminat türünden para cezaları, disiplin cezaları vs.) tekerrüre esas alınması bakımından kesinleşmiş mahkumiyet hükmü şartını sağlamaz[18]. Yine, failin daha önceden işlemiş olduğu suç ön ödemeye tabi olup da ön ödeme kurumunun şartları oluşmuşsa bu suç hakkında soruşturma evresinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı; kovuşturma evresinde ise düşme kararı verileceğinden dolayı tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkün değildir[19].

Failin daha önceden işlemiş olduğu suça ilişkin kesinleşmiş mahkumiyet hükmü ceza zamanaşımına uğramış olsa bile söz konusu bu mahkumiyetin tekerrüre esas alınması mümkündür[20].

Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için ikinci şart ise failin yeni bir suç işlemesidir. Bu anlamda fail hakkında yeni işlemiş olduğu suç bakımından tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için yeni yani sonraki suçun, daha önceden kesinleşmiş mahkumiyet hükmünden sonra işlenmesi gerekmektedir. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için yeni işlenen suçun türü bakımından TCK’da kural olarak herhangi bir ayrım yapılmaksızın genel tekerrür kurumu benimsenmiştir[21]. Buna karşılık, TCK m. 58 f. 4, c. 1’de yer alan emredici kurala göre, kasıtlı suçlarla taksirli suçlar ve sırf askerî suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanmaz. Aynı şekilde, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin işlemiş olduğu suçlar bakımından tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.

Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi bakımından üçüncü şart ise süre şartıdır. Buna göre, fail hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için failin yeni suçu Kanunda öngörülen süre içerisinde işlemiş olması gerekmektedir. TCK m. 58 f. 2’ye göre, beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl, beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıldır. Bu süreler, cezanın infaz edildiği tarihten itibaren işlemeye başlamaktadır (TCK m. 58 f.2). Cezalar infaz edilmemesi durumu fail hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına engel değildir[22]. Zira, cezanın infaz edilmemesi sadece tekerrür sürelerinin işlemeye başlamasına engel bir durumdur[23]. Nihai olarak ifade etmek gerekirse, fail hakkında yeni işlemiş olduğu suç bakımından hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için yeni yani sonraki tarihli suçunun Kanun’da öngörülen süreler içerisinde fail tarafından işlemesi gereklidir.

III. HUKUKİ NİTELİĞİ

Tekerrür kurumunun hukuki niteliği noktasında öğretide çeşitli teoriler ileri sürülmüştür. Bu kapsamda öğretide tekerrür kurumu bakımından ilga teorisi, cezanın yetersizliği teorisi, isnadiyetin ağırlığı teorisi, vs. teoriler ileri sürülmüştür[24]. Söz konusu teorilerin açıklanması, değerlendirilip tartışılması hususu bu çalışmanın konusunu aşabilecek mahiyettedir. O bakımdan tekerrürün hukuki niteliği konusunda ileri sürülen teorileri belirtmekle yetinmekteyiz.

Ancak, tekerrürün hukuki niteliği konusunda şu husus söylenebilir: Tekerrür, mükerririn cezasının artırılması sebebi değil güvenlik tedbiri olarak kabul görmektedir[25]. Kanaatimize göre de, tekerrür kurumu hukuki niteliği itibarıyla güvenlik tedbiri mahiyetindedir. Bir kere tekerrür kurumu TCK’nın genel hükümler kısmındaki güvenlik tedbirleri bahsinde düzenlenmiştir. Öğretide de 765 sayılı TCK’dan farklı olarak 5237 sayılı TCK’da tekerrür kurumu cezanın artırılması sebebi olarak değil güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiş olduğu belirtilmektedir[26]. Tekerrürün güvenlik tedbiri olarak kabul edilmesinin yanında mükerrir hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimine göre cezanın infazı yerine getirilmesi prensibi esas alınmıştır[27]. Bunun haricinde, cezanın infazının akabinde mükerrir hakkında denetimli serbestlik uygulamasının uygulanmasını öngörmüştür[28].

IV. TEKERRÜR VE SEÇENEK YAPTIRIMLAR ARASINDAKİ İLİŞKİ

Tekerrür, uygulanması halinde çeşitli zaman kesitlerinde (hükmün kurulması, hükmün infazı ve hükmün infazından sonra vs.) sonuçlar doğurmaktadır[29]. İnceleme konumuz bağlamında tekerrürün hüküm kurulması aşamasında doğurmuş olduğu sonuçlardan veya sorunlardan birisi de tekerrür hükümlerinin uygulanması halinde sonuç cezanın TCK m. 50 anlamında seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmeyeceği meselesidir.

Öğretide bu sorununun cevabı tartışmalı olmakla beraber bu soru veya sorun hakkında ikili bir ayrım yapmak suretiyle sonuca ulaşılmaya çalışılmaktadır. İlk olarak, sonraki tarihli suça ilişkin kanun maddesinde hapis cezası ile adli para cezası seçimlik olarak öngörülmüş ise mahkeme TCK m. 58 f. 3 hükmüne göre, failin tekerrür olarak kabul edilen sonraki tarihli suçuna ilişkin mahkumiyet hükmü kurarken adli para cezasına hükmetmesi mümkün değildir[30]. Zira, TCK m. 58 f. 3 hükmü, tekerrür halinde sonraki suça ilişkin mahkumiyet hükmünün adli para cezası yerine hapis cezası olması gerektiği emretmektedir. Bu anlamda, TCK m. 58 f. 3 hükmü bağlamında mahkeme hakiminin tekerrür halinde sonraki suça ilişkin hüküm kurarken adli para cezasına hükmetmesi mümkün değildir. Bu yaklaşımdan hareketle, öğretide de, TCK m. 58 f. 3 hükmünde yer alan emredici kural gereği tekerrür halinde sonraki suça ilişkin mahkemece fail hakkında hükmedeceği hapis cezasının TCK m. 50 f. 2 hükmü uyarınca adli para cezasına çevrilmesinin mümkün olmadığını, aksi durumun TCK m. 58 f. 3 de yer alan kuralı anlamsız hale getireceği belirtilmektedir[31].

İkinci olarak, acaba tekerrür halinde mahkemece fail hakkında sonraki tarihli suç için mahkumiyet hükmü tesis etmiş olması halinde söz konusu hükmün TCK m. 50’de yer alan adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün müdür?

Öğretide bir görüşe göre, tekerrür halinde failin sonraki tarihli suçu bakımından hakkında mahkemece mahkumiyet hükmü tesis edilmiş olması halinde söz konusu bu mahkumiyetin TCK m. 50 anlamında seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün değildir[32]. Bu görüşe göre, tekerrür halinde failin işlemiş olduğu yeni yani sonraki tarihli suç bakımından verilecek mahkumiyet hükmünün seçenek yaptırımlara çevrilmesi tekerrür hükmünün getiriliş amacına aykırılık teşkil edecektir[33].

Yargıtay’ın çeşitli ceza daireleri de, öğretide bu görüşle paralel olarak derece mahkeme kararlarını temyiz incelemesine tabi tutarak vermiş olduğu birçok kararında adli sicil kaydında tekerrüre esas ilam bulunan sanık hakkında hükmedilen mahkumiyet hükmünün TCK m. 50’de yer alan seçenek yaptırımlara çevrilmesi suretiyle TCK m. 58’de yer alan tekerrür hükümlerinin uygulanması imkanının ortadan kaldırdığı şeklindeki gerekçe ile bozma kararı vermiştir. Söz konusu kararlardan birisi[34] özetle şu şekildedir: “Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü:

1) Tekerrüre esas sabıkası olan sanık hakkında TCK’nin 58/3. maddesi gereğince TCK’nin 86/2. maddesinde belirtilen seçimlik cezalardan hapis cezası seçildikten sonra sabıkası nedeniyle mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanması gerekirken, seçilen hapis cezasının TCK’nin 50/1-f maddesindeki tedbire çevrilerek sonuç ceza tedbir olduğundan tekerrür hükümlerinin uygulanamaz hale getirilmesi,

2) Sanık hakkında hüküm kurulurken, kısa kararda yer verilmediği halde gerekçeli kararda tekerrüre esas sabıkası nedeniyle mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanması yoluna gidildiğinden bahisle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiye neden olunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 30.05.2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.”

Yargıtay’ın konuya dair vermiş olduğu bozma kararları hakkında dikkat çekilmesi gereken hususlardan birisi de, bozma kararların oy çokluğu ile alınmış olmasıdır. Söz konusu kararlara kimi üyeler benzer gerekçelerle muhalefet etmektedir. Yargıtay’ın muhalif kalan üyeleri muhalefet gerekçeleri ve ulaşmış olduğu sonuç şöyle sıralanabilir: TCK’da kanun koyucunun tekerrür halinde mahkemece failin sonraki tarihli suçu bakımından hükmedilecek olan cezanın TCK m. 50’de yer alan adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilmeyeceği dair herhangi bir yasaklamasının söz konusu değildir. Kanun koyucu TCK m. 50 f. 2 ve m. 58 f. 3 hükümleri ile tekerrür halinde failin sonraki işlemiş olduğu suç bakımından adli para cezası ve hapis cezasının seçimlik öngörüldüğü hallerde adli para cezasının uygulama imkanının olmadığı yönündeki yasaklamasına karşılık hapis cezasının TCK m. 50’de yer alan diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesi noktasında yasak hükmü ihdas etmeyerek bilinçli olarak susmuştur. Aksi durumun, kanun koyucunun ihdas etmediği bir konunun ihdası anlamına geleceği, bu da sanık aleyhine bir durum yaratmaktadır. Bu sebeple de muhalif kalan üyelere göre, tekerrür halinde dahi failin sonraki suçuna ilişkin mahkemece hükmedilecek hapis cezasının TCK m. 50’de yer alan adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün olduğunu belirtmektedirler.

Buna karşılık Yargıtay Ceza Genel Kurulu 20.10.2022 tarihinde oy birliği ile vermiş olduğu bozma kararında[35], doğrudan somut uyuşmazlıkla alakalı veya daha doğru bir ifade ile uygulanabilir olmasa da açıkça Kanunda yasaklayıcı bir kural olmaması, kıyas ya da genişletici yorum yoluyla kanunda yer almamasına karşın kişiler hakkında aleyhe uygulama geliştirilmesinin mümkün olmaması gibi gerekçeler karşısında tekerrür halinde dahi mahkemece failin sonraki tarihli işlemiş olduğu suç bakımından hapis cezasına hükmettikten sonra söz konusu cezayı şartları taşıması halinde TCK m.50’de yer alan adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün olduğuna dikkat çekmiştir.

Öğretide yer alan diğer bir görüşe göre, tekerrür halinde yeni işlenen suçun cezası Kanun’da yalnızca hapis veya hapis ile birlikte adli para cezası olması durumunda mahkemece yeni suç açısından hükmedilecek hapis cezasının kısa süreli olması halinde TCK m. 50 ve m. 58 hükümleri gereğince sonuç cezanın seçenek yaptırımlara (adli para cezası da dahil olmak üzere) çevrilmesi mümkündür[36]. Bu görüş tarafından tekerrür halinde yeni suç bakımından hükmedilecek hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesinin önünde engel olarak TCK m. 50 f. 3’de yer alan daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olma koşulunu esas alan görüşü reddetmektedir[37]. Bu görüş tarafından kanun koyucunun önceki mahkumiyetle ilgili bir koşulu hapis cezalarının zorunlu olarak seçenek yaptırımlara çevrilmesi dışında bir şart olarak düzenlememiş olduğu savunulmaktadır[38].  Ancak, hakimin önceki mahkumiyet hükmünü dikkate alarak seçenek yaptırımlara hükmetmemesi yönünde takdir yetkisini kullanmasında herhangi bir engel bulunmamaktadır[39]. 

Kanaatimizce de, tekerrür halinde failin sonraki tarihli suçu bakımından mahkemece hükmedilen hapis cezasının TCK m. 50’da yer alan adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilmesi mümkün olmalıdır. Bir kere Kanun’da açıkça bu hususu yasaklayan bir hüküm yer almamaktadır. Yine, kimi Yargıtay kararlarında (muhalefet şerhleri de dahil olmak üzere) belirtildiği üzere, kıyas veya genişletici yorum yoluyla tekerrür halinde failin yeni işlemiş olduğu suç bakımından hükmedilen hapis cezasının diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesinin yasaklanması veya uygulanmaması mümkün değildir. Zira, aksi durumun kabulü yargı organlarının yasama organının görev alanına müdahalesi (yani fonksiyon gaspı) söz konusu olmakla beraber temel hak ve özgürlüklere aşırı bir külfet yüklemektedir. Öte yandan toptancı bir yaklaşımla salt tekerrür hükümlerinin amacından hareketle tekerrür halinde failin yeni tarihli suçu bakımından hükmedilen hapis cezasının diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün olmadığı şeklindeki görüş ve uygulama doğru bir çözüm şekli olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Diğer bir ifade ile sorununun çözümünü sadece tekerrür hükümlerinin amacına indirgenmesi kanaatimizce doğru değildir. Kanun koyucu dahi önceki kesinleşmiş mahkumiyet hükmünün infaz edilmiş olması halinde TCK m. 58 f. 2 hükmünde yer alan duruma göre infaz tarihinden itibaren hesap edilecek olan beş veya üç yıllık sürelerinin geçmesi durumunda bu ilamların tekerrüre esas alınmaması gerektiğini düzenlemiştir. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, kanun koyucu failin önceki mahkumiyetlerini infaz ve infazdan belirli süreler geçmesi şartı ile söz konusu bu mahkumiyetlerin fail aleyhine uygulama alanı bulmaması yönünde irade ortaya koymuştur. Ancak, uygulamada ise tekerrür hükümlerinin amacından hareketle failin yeni işlemiş olduğu suç bakımından hükmedilecek hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmemesi yönünde kararlar verildiği görülmektedir. Bu noktada dikkat edilmesi ve esas alınması gereken husus, kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımlara çevrilmesi bakımından Kanun’da öngörülen kriterlerdir. Temel olarak TCK m. 50 f.1 hükmüne göre, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özellikler kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımlara çevrilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Buradan hareketle ifade etmek gerekirse, tekerrür halinde failin yeni/sonraki tarihli suçu bakımından tesis edilen cezanın adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmediği noktasında Kanunda öngörülen sair koşulların yanında failin kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama aşamasındaki pişmanlığı, tekerrür hükümlerinin amacı da dahil olmak üzere çeşitli kriterler dikkatli ve gerekçeli bir şekilde değerlendirilmeli, akabinde sonuca göre karar verilmesi gerekir.

V. SONUÇ

Tekerrür Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) m. 58’de düzenlenmiştir. TCK m. 58’de kendisine yer bulan tekerrür kurumu, failin, önceden işlemiş olduğu suça ilişkin mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yeni bir suç işlenmesi halinde yeni işlenen suç bakımından tekerrür hükümleri uygulaması durumu olarak tanımlanabilir. Tekerrür kurumu niteliği itibarıyla bir güvenlik tedbiridir. Failin işlemiş olduğu suç sonucunda ceza mahkemelerince yapılan yargılama sonucunda fail hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün kanuni sonucu olarak kanunda yer alan şartları oluşması halinde fail hakkında tekerrür hükümleri uygulanacaktır. Daha açık bir ifade ile tekerrür kurumu mahkumiyet hükmünün kanuni bir sonucudur.

Hal böyle olmakla beraber tekerrür hükümleri failin işlemiş olduğu yeni suç bakımından mahkemece hükmedilen sonuç cezanın TCK m. 50 anlamında seçenek yaptırımlara çevrilmesi bakımından önem arz etmektedir. Nitekim, TCK m. 58 f. 3’e göre, tekerrür kurumunun uygulanması durumu gündeme geldiğinde sonraki suça ilişkin kanun hükmünde hapis cezası ile adli para cezasının seçimlik olarak öngörülmüş olması halinde hapis cezasına hükmedilmesi gerektiği hususu amirdir. TCK m. 58 f. 3’de yer alan emredici kural kapsamında tekerrür halinde sonuç ceza TCK m. 50 hükmünde yer alan seçenek yaptırımlar arasında yer alan “adli para cezasına” çevrilmesi mümkün değildir. Buna karşılık tekerrür halinde TCK m. 50’de adli para cezası dışındaki diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün olup olmaması durumu tartışmalıdır. Öğretide bir görüşe göre, tekerrür halinde failin sonraki tarihli suçu bakımından hakkında mahkemece mahkumiyet hükmü tesis edilmiş olması halinde söz konusu bu mahkumiyetin TCK m. 50 anlamında seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün değildir . Bu görüşe göre, tekerrür halinde failin işlemiş olduğu yeni yani sonraki tarihli suç bakımından verilecek mahkumiyet hükmünün seçenek yaptırımlara çevrilmesi tekerrür hükmünün getiriliş amacına aykırılık teşkil edecektir.

Çeşitli Yargıtay daireleri tarafından genellikle oy çokluğu ile verilen kararlarda tekerrür halinde failin yeni işlemiş olduğu suç bakımından tesis edilecek hapis cezasının TCK m. 50’de yer alan diğer (adli para cezası dışında) seçenek yaptırımlara çevrilmesinin tekerrür hükümlerinin getiriliş amacına aykırılık teşkil edeceği yönünde bozma kararları vermiştir. Buna karşılık güncel tarihli Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2022 yılında vermiş olduğu bir kararında Kanunda yasaklayıcı bir kural olmaması, kıyas ya da genişletici yorum yoluyla kanunda yer almamasına karşın kişiler hakkında aleyhe uygulama geliştirilmesinin mümkün olmaması gibi gerekçeler karşısında tekerrür halinde dahi mahkemece failin sonraki tarihli işlemiş olduğu suç bakımından hapis cezasına hükmettikten sonra söz konusu cezayı şartları taşıması halinde TCK m.50’de yer alan adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün olduğuna dikkat çekmiştir.

Kanaatimize göre de, tekerrür halinde salt tekerrür hükümlerinin amacından hareketle failin yeni işlemiş olduğu suç bakımından tesis edilen hapis cezasının diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesinin önüne geçilmesi şeklindeki toptancı yaklaşım doğru değildir. O bakımdan failin yeni işlemiş olduğu suç hakkında tesis edilen hapis cezasının TCK m. 50 anlamında adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilmesi noktasında Kanunda öngörülen sair koşullar ve failin kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama aşamasındaki pişmanlığı, tekerrür hükümlerinin amacı da dahil olmak üzere çeşitli kriterler dikkatli ve gerekçeli bir şekilde değerlendirilmeli, akabinde sonuca göre karar verilmesi gerekir.

——————

[1] RG, 12.10.2004 T, 25611 S.

[2] Türk Dil Kurumu Sözlükleri, https://sozluk.gov.tr/, erişim tarihi: 28.04.2025.

[3] Bkz. Kan, C. H. (2019), Türk Ceza Hukuku’nda Tekerrür. Türk Dünyası Araştırmaları, Cilt: 123, Sayı: 243, s. 432 vd.

[4] Cin, M. O., (2024), “Türk Ceza Hukukunda Tekerrürün Sonuçları”, Adalet Dergisi, Sayı: 73, s. 272.

[5] Üzülmez, İ., (2002), “Türk Hukukunda Tekerrür”,  Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 10, Sayı: 1-2, s. 166

[6] Kan, s. 432.

[7] Üzülmez, s. 167.

[8] Üzülmez, s. 167.

[9] Kan, s. 432-433; ayrıca bkz. Üzülmez, s. 167.

[10] Erem, F., (1945), “Tekerrür Hakkındaki Kanun Hükümlerinin-Tetkiki”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 2, s. 191.

[11] Erem, s. 191.

[12] Cin, s. 272.

[13] Cin, s. 272.

[14] Söz konusu karar özeti şu şekildedir: 765 sayılı TCK’nın 81. maddesinde düzenlenen tekerrür hükmü ile 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinde düzenlenen tekerrür hükmü kapsamları ve sonuçları itibariyle farklılıklar içermektedir. Tekerrür, 765 sayılı TCK’da “cezanın artırım nedeni” olarak öngörülmüş iken, yeni sistemde koşullu salıverilme süresini de etkileyecek şekilde bir “infaz rejimi” olarak düzenlenmiştir. Söz konusu mükerrirlere özgü infaz rejiminin nasıl uygulanacağı ise 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunda tanzim edilmiş olup, bu kanunun “Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi ve Denetimli Serbestlik Tedbiri” başlıklı 108. maddesinin 2. fıkrasında; “tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamaz” hükmü yer almış, birinci fıkranın (c) bendine göre ise mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilenler hakkında infaz şartları ağırlaştırılarak koşullu salıverilme süresi, süreli hapis cezasında cezanın dörtte üçü olarak belirlenmiştir: Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 2013/18250 E. , 2014/2922 K.,  https://www.hukukihaber.net/yargitay-9-ceza-dairesinin-201318250-e-20142922-k-sayili-karari erişim tarihi: 07.05.2025.

[15] Kan, s. 438.

[16] Kan, s. 438.

[17] Kan, s. 439; Üzülmez, s. 176.

[18] Üzülmez, s. 175.

[19] Üzülmez, s. 439.

[20] Üzülmez, s. 177.

[21] Kan, s. 441.

[22] Kan, s. 442.

[23] Kan, s. 442.

[24] Üzülmez, s. 173 vd.

[25] Kan, s. 436-437.

[26] Nitekim, 765 sayılı TCK’da tekerrür kanuni ve genel bir cezanın arttırılması sebebi olarak öngörülmüştür: Bkz. Erem, s. 193. 

[27] Kan, s. 437.

[28] Kan, s. 437.

[29] Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Cin, s. 276; Üzülmez, s. 181 vd.; Kan, s. 442 vd.

[30] Cin, s. 277.

[31] Cin, s. 277.

[32] Öztürk, B.; Erdem, M.R. (2016), Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, TCK Değişikliklerine Göre Yenilenmiş 16. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, s. 529.

[33] Öztürk; Erdem, s. 529; benzer yöndeki bir görüşe göre, tekerrür halinde hakimin sonuç cezayı TCK m. 50 hükmünde yer alan seçenek yaptırımlara çevirme noktasında takdir yetkisinin olduğunu kabul etmek kendi içerisinde çelişkiye neden olacağı gibi ayrıca bu durum hükmün getiriliş amacına aykırılık teşkil edecektir: Arslan, Ç.; Kayançiçek, M. (2009), Suçta Tekerrür, Seçkin Yayıncılık, 1. Baskı, Ankara, s. 155.

[34] Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2019/5428 E., 2019/12060 K, https://www.hukukihaber.net/yargitay-3-ceza-dairesinin-20195428-e-ile-20205605-e-sayili-kararlari, erişim tarihi: 05.05.2025.; bu yöndeki benzer kararlar için ayrıca bkz. Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2018/9337 E., 2019/3144 K.; Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2018/7455 E., 2019/2889 K.; Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2020/5605 E., 2020/6918 K.

[35] Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2020/160 E., 2022/654 K., https://www.hukukihaber.net/yargitay-ceza-genel-kurulunun-2020160-e-2022654-k-sayili-karari Cin, s. 278.

[36] Bandır, O. (2023), Türk Ceza Hukukunda Adli Para Cezası, On iki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, s. 175.

[37] Bandır, s. 175.

[38] Bandır, s. 175.

[39] Bandır, s. 175.

Anahtar Kelimeler: Tekerrür, Seçenek Yaptırımlar, Adli Para Cezası, Sonraki Suç.

Keywords: Recidivism, Alternative Sanctions, Criminal Fine, Subsequent Offense. Hukuki Haber

Haberin Alıntılandığı Kaynak: www.hukukihaber.net

Shares: