Adli tatilin ülkemize, yargımıza, hukukçularımıza hayırlı olmasını diliyoruz.

Özet olarak bu çalışma; adli yılın merak edilen en önemli konularından birisinin de bu süre içerisinde itiraz, istinaf ve temyiz gibi kanun yolu sürelerinin durup durmadığı, ne şekilde hareket edilmesi gerektiği hakkındadır. Adil tatil süresi içinde ilk derece mahkemesince verilen bir kararın istinaf edilmesi veya bölge adliye mahkemesince verilen bir kararın temyiz edilmesi ya da itiraza tabi bir karara karşı itirazın yapılması mümkündür. Başka bir deyişle adli tatil, kanun yoluna başvurulması yönünde, ister adli tatilde bakılabilen bir iş olsun veya olmasın, herhangi bir engel oluşturmaz. Yapılan başvuru kayda alınıp kanun yolu inceleme merciine gönderilir. Bu açıdan adli tatilin bir önemi yoktur. Hatta adli tatil süresi içinde yapılan tebligat da geçerlidir.[1] Adil tatil süresi içinde önem arz eden husus, sürelerin işleyip işlemediğidir. Bu başlıkta ceza muhakemesinde adli tatile denk gelen süreler işler mi? Bu yöndeki talepler adli tatil sonrasına bırakılabilir mi? Böyle bir durumda ne yapmak gerekir? Yasa ve uygulama ne yöndedir? şeklindeki soruları ele alacağız.

5271 sayılı CMK’nın 331. maddesinde adli tatile ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Buna göre, ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her yıl bir eylülde başlamak üzere, yirmi temmuzdan (dahil) otuz bir ağustosa (dahil) kadar çalışmaya ara verirler. Soruşturma ile tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaların ve ivedi sayılacak diğer hususların tatil süresi içinde ne suretle yerine getirileceği, Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenir. Tatil süresince bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay, yalnız tutuklu hükümlere ilişkin veya Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu gereğince görülen işlerin incelemelerini yapar. Adlî tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır.[2]

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, sürenin son gününün adli tatile denk gelmesidir. Talebin, adli tatil bitimindeki üç gün içinde yapılması şart değildir. Süre bu zamana kadar uzar ama bundan önce yani, adli tatil süresi içinde talep yapmak da mümkündür.[3] Adli tatilde bakılabilecek tutuklu gibi işlerde süreç devam eder. Örneğin duruşma yapılabilir, delil toplanabilir, karar verilebilir ama bu hallerde bile eğer sürenin son günü adli tatile denk gelirse ilgililer aleyhine süre geçmez. İstenmesi halinde, adli tatil bitimindeki üç günlük süre içinde başvuru yapılabileceğini düşünüyoruz. Aksi bir düzenleme olmadıkça bir işe sırf adli tatilde bıkılıyor olması, sürenin aleyhe işlemesi anlamına gelmeyecektir. Buradaki ayrıntı şu halde kendini gösterebilir: Adli tatilde bakılabilen bir iş ise yapılan başvuru üzerine kanun yolu incelemesi yapılabilir ve başvuru sonuç doğurabilir. İstenmesi halinde adli tatil sonrasında süresinde de başvuru yapılabilir. Adli tatilde bakılamayan bir iş ise başvuru yine yapılabilir ve merciine gönderilebilir ama merciince kanun yolu incelemesi yapılamaz ve talep karara bağlanamaz.[4]

Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına göre, yasa yolu süresi adli tatilde başlamaz. Karardaki şu nitelendirmeye göre 2012 yılında ceza işlerini gören makam ve mahkemelerin 20.07.2012- 31.08.2012 tarihleri arasında çalışmaya ara vermeleri de göz önüne alındığında, ilamın adli tatile rastlayacak şekilde 20.07.2012 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmesi nedeniyle adli tatilden sonra başlayacak olan itiraz süresinin 30.09.2012 tarihinde sona erdiği…[5]

Yargıtay kararına göre hükmün sanığın yokluğunda verildiği, adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği, tebligat adli tatilden önce yapılmış ve sürenin sonu adli tatil içine denk geliyorsa, temyiz süresinin, adli tatilin bitiminden itibaren üç gün uzatılmış sayılacağı, bu nedenle sanık HP’nin 02.08.2016 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu belirtilerek temyiz başvuru kabul edilmiştir.[6] Başka bir kararda da katılan bakanlığa gerekçeli kararın adli tatil içinde ve 12.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, 5271 sayılı Kanun’un 331/4. maddesine göre adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği, öğrenme üzerine gerçekleşen ve adli tatil bitimini takip eden gün itibarıyla işlemeye başlayan temyiz süresi içerisinde vaki olan 01.09.2015 havale tarihli temyiz başvurusu süresinde olduğundan temyiz isteminin reddine ilişkin 11.09.2015 tarihli ek kararın kaldırılmasına ve esasın incelenmesine karar verilmiştir.[7]’[8] Başka bir karara göre sanık müdafiinin 07.09.2020 tarihli dilekçesi ile temyiz talebinde bulunmuş ise de, temyiz süresinin adli tatile rastladığı, adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği ve tatil bitiminden itibaren üç gün süre ile uzatılmış sayılacağının karşısında sanık müdafiinin temyiz dilekçesinin CMK’nın 291. ve 331/4. maddesinde belirlenen süreler geçtikten sonra verildiği nedeniyle reddine karar verilmiştir.[9]

Kabahat yaptırımına karşı adli tatil süresi içinde itirazın iptalinde sürenin ne olması gerektiğine dair, özel daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; idari para cezasının iptali talebiyle 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca sulh ceza hâkimliğine yapılan başvuru süresinin adli tatile rastlaması durumunda, CMK’nın 331. maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesine ilişkindir. …İdari para cezasının iptali talebiyle 5326 sayılı Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca sulh ceza hâkimliğine yapılan başvuru süresinin adli tatile rastlaması durumunda, CMK’nın 331. maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanabileceği ve başvuru süresinin adli tatilde işlemeyeceği kabul edilmelidir.[10]

Bölge adliye mahkemesi kararlarında CMK’nın 331. maddesinde yazılı işlerden olmayan davaya adli tatil içerisinde bakılarak hüküm kurulması nedeniyle mahkemenin kanuna uygun teşekkül etmemiş olması kapsamında görülerek bozma gerekçesi yapılmıştır.[11] Başka karara göre ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 10.04.2007 tarih ve 2007/8-78 Esas ve 2007/85 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere, CMK’nın 331/4 maddesi kapsamında, adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği, tebligat adli tatilden önce yapılmış ve sürenin sonu adli tatil içine denk geliyorsa, istinaf süresinin, adli tatilin bitiminden itibaren üç gün uzatılmış sayılacağı dikkate alınarak, sanık müdafiinin yokluğunda verilen hükmün 29/07/2024 tarihinde adli tatil içinde tebliğ edildiği, sanık müdafiinin hükmü 03/09/2024 tarihinde istinaf ettiği, bu nedenle istinaf isteminin süresinde olduğu kabul edilerek istinaf başvurusunun reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildiği belirtilmiştir.[12] Katılmadığımız istinaf kararına göre; 17/07/2024 tarihinde tebliğ edilen hükmü, 04/09/2024 tarihinde istinaf eden katılan vekilinin istinaf isteminin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan CMK’nın 273/1. maddesinde öngörülen iki haftalık süre içerisinde olmadığı anlaşıldığından, aynı Kanunun 279/1-b. maddesi gereğince istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.[13] Burada tebligatın adli tatilden önce yapılmasının önemi yoktur. Sürenin son gününün adli tatile denk geldiği açıktır. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır. Son gün zaten hafta sonuna denk gelmiştir. Dolayısıyla üç günlük süre, 2 Eylül 2024 tarihinden itibaren başlayacak olup 5 Eylülde (dahil) sona erecektir. Başka karara göre sanığın yokluğunda 26/05/2022 tarihinde karar verildiği, gerekçeli kararın sanığa 28/07/2022 tarihinde, adli tatil süresi içerisinde tebliğ edildiği, CMK’nın 331/4. maddesi hükmü ile adli tatilin 20 Temmuz-31 Ağustos tarihleri arasını kapsadığı, tatilin bittiği günden itibaren 3 gün uzayan süre, hafta sonuna rastladığından, ilk iş günü olan 01/09/2022 günü istinaf başvuru süresinin başladığı, sanık müdafiinin 06/09/2019 tarihli dilekçe ile istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşıldığından; sanık müdafinin istinaf başvurusunun reddine dair 15/09/2022 tarihli ek kararın hukuki değerden yoksun olduğu ve kaldırılması gerektiğinden ek karar kaldırılarak, sanık müdafiinin istinaf başvurusunun süresinde olduğu kabul edilmiştir.[14]’[15] Kanaatimizce, istinaf süresi adli tatilin bitiminde başlamaz. Başvuru süresinin son günü adli tatile denk gelmesi halinde bu süre üç gün uzar. Dolayısıyla ilk iş günü olan 01/09/2022 günü istinaf başvuru süresinin başlatılması görüşü tartışılabilir. Aksi halde, yani başvuru süresinin adli tatil bitimi başlatılması halinde, maddedeki “Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır” ibaresinin anlamı kalmayacaktır. Bunun uygulanabilmesi için maddede “başvuru süresi tatilin bittiği gün başlar” şeklinde veya bu anlama gelebilecek bir ibare olması gerekirdi.[16] Bu yöndeki, yani sürenin tatil bitiminde başlayacağına ilişkin görüşler, 14/02/1934 tarih, 47/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 10/04/2007 tarih ve 2007/8-78 E, 2007/85 Karar sayılı içtihatlarına da dayandırılmaktadır.[17]

Sonuç itibariyle adli tatile denk gelen süre işlemez. Adli yılın başladığı gün dahil, üç güne yani, 3 Eylül’e (dahil) kadar uzamış olur. Eğer adli yıl başlangıcı resmi tatile denk gelirse, örneğin 1 Eylül, cumartesi veya pazar gününe denk gelirse, bu süreler, üç günlük süreye ilave edilir.

Kaynak:

Asım EKREN, Uygulamada İstinaf Ceza El Kitabı, Filiz Kitabevi, 2024, 3.Baskı

—————

[1] 11.CD, 03.04.2024, E.2021/9644, K.2024/4761: Sanığın yokluğunda verilen kararın sanığa 04.08.2016 tarihinde tebliğ edildiği, temyiz süresinin son gününün adli tatile rastladığı, 5271 sayılı Kanun’un 331 inci maddesinin dördüncü fıkrasına göre adli tatile rastlayan süreler işlemeyeceğinden ve temyiz süresinin son gününün adli tatile denk gelmesi nedeniyle temyiz isteminin süresinde olduğu…

[2] -12.CD, 06.05.2024, E.2021/7734, K.2024/2098: CMK’nın 331/4. fıkrası gereğince adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği, bu sürelerin tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılacağına yönelik düzenleme nazara alındığında, gerekçeli kararın davacı vekiline 15.07.2019 tarihinde tebliğinin ardından adli tatil süresi içerisinde 06.08.2019 tarihinde verdiği temyiz dilekçesinin süresinde olduğu…

[3] 1.CD, 29.05.2025, E.2025/1414, K.2025/4424: Katılan vekilinin, 13.07.2024 tarihinde usûlüne uygun şekilde tebliğ edilen kararı 06.09.2024 havale tarihli temyiz dilekçesi ile temyiz etmesine ve CMK’nın 291/1. Maddesinde belirlenen iki haftalık temyiz süresinin son gününün adli tatile denk gelmesine göre; 331/1-4. maddeleri gereğince temyiz süresinin son gününün 03.09.2024 tarihine kadar uzadığı ancak katılan vekilinin süreden sonra temyiz isteminde bulunduğu anlaşılmakla, katılan vekilinin temyiz isteminin, 298/1. maddesi uyarınca,reddine…

[4] 10.CD, 20.05.2024, E.2023/13323, K.2024/18904: 5271 sayılı Kanun’un 173 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince 15 günlük itiraz süresinin bitiminin adli tatile rastlaması nedeniyle, aynı Kanun’un 331 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “Adlî tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır.” şeklindeki düzenleme uyarınca adlî tatile rastlayan dönemde yapılan tebliğ geçerli olmakla birlikte tatilde süre işlemeyeceğinden, itiraz süresi henüz dolmadığı ve bu nedenle de anılan karar kesinleşmediği halde 30.07.2021 tarihinde denetimli serbestliğe gönderildiği, bu itibarla kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı usulüne uygun kesinleşmeden müdürlükçe yapılan işlemlerin hukuki sonuç doğurmayacağı…

[5] CGK, 16.09.2014, E.2013/4-544, K.2014/385

[6] 6.CD, 22.05.2024, E.2023/7082, K.2024/6509

[7] 5.CD, 21.03.2024, E.2021/6223, K.2024/3243.

[8] 3.CD, 11.03.2024, E.2021/4157, K.2024/3740: Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli kararının sanık müdafine 13.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, sanık müdafinin 29.07.2020 tarihinde kararı temyiz ettiği, hükmün tebliğinden itibaren 15 günlük yasal temyiz süresinin adli tatil içerisinde sona ermesi nedeniyle, CMK’nın 331/4. maddesine göre adli tatile rastlayan dönemde temyiz süresi işlemeyeceğinden sanık müdafinin temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilmiş, tebliğnamede bu konuda red isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

[9] 3.CD, 23.03.2025, E.2022/13957, K.2025/9348

[10] CGK, 22.02.2022, E.2021/19-290, K.2022/111; 22.02.2022, E.2021/19-291, K.2022/112.

[11] İstanbul BAM, 7.CD, 21.10.2016, E.2016/6, K.2016/10; 19.CD, 27.12.2018, E.2018/3908, K.2018/4148.

[12] Kayseri BAM, 4.CD, 30.06.2025, E.2024/5169, K.2025/1371

[13] Ankara BAM, 12.CD, 26.05.2025, E.2024/1736, K.2025/1360

[14] İstanbul BAM, 32.CD, 14.02.2023, E.2022/3219, K.2023/502

[15] İstanbul BAM, 32.CD, 28.09.2021, E.2020/5453, K.2021/4313: …kararın 10/07/2020 tarihinde müşteki vekilinin yokluğunda verildiği, müşteki vekiline 27/07/2020 tarihinde adli tatil süresi içinde tebliğ olunduğu, CMK’nın 331/4. maddesi hükmü göz önüne alındığında, müşteki vekili tarafından 04/08/2020 tarihli dilekçeyle adli tatil süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmakla, müşteki vekilinin istinaf talebi süresinde kabul edilerek yapılan incelemede…

[16] İzmir BAM, 11.CD, 26.11.2021, E.2021/2131, K.2021/2412: Hükmün katılan vekiline 16/07/2021 tarihinde tefhim edildiği, CMK’nın 331/4. maddesinin hükmü gereğince istinaf başvuru süresinin 03/09/2021 tarihinde sona erdiği, ancak katılan vekilinin yasal başvuru süresi geçtikten sonra 07/09/2021 tarihinde istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmakla; CMK’nun 279/1-b. maddesi uyarınca süre yönünden istinaf başvurusunun reddine…

[17] Bursa BAM, 9.CD, 13.07.2021, E.2020/1896, K.2021/1838: …adli tatil içerisinde yapılan tebliğlerde, istinaf süresinin adli tatilin bitiminden itibaren işlemeye başlayacağı, dosyaya konu olayda istinaf süresinin adli tatil bitimi olan 01/09/2020 tarihinden itibaren başladığı ve 7 günlük istinaf başvuru süresinin 07/09/2020 tarihinde sona erdiği, ancak katılanın yasal başvuru süresi geçtikten sonra 08/09/2020 tarihinde istinaf yoluna başvurduğu anlaşıldığından, CMK’nın 279/1-b. maddesi gereğince istinaf başvurusunun süre yönünden reddine…

​Adli tatilin ülkemize, yargımıza, hukukçularımıza hayırlı olmasını diliyoruz.

Özet olarak bu çalışma; adli yılın merak edilen en önemli konularından birisinin de bu süre içerisinde itiraz, istinaf ve temyiz gibi kanun yolu sürelerinin durup durmadığı, ne şekilde hareket edilmesi gerektiği hakkındadır. Adil tatil süresi içinde ilk derece mahkemesince verilen bir kararın istinaf edilmesi veya bölge adliye mahkemesince verilen bir kararın temyiz edilmesi ya da itiraza tabi bir karara karşı itirazın yapılması mümkündür. Başka bir deyişle adli tatil, kanun yoluna başvurulması yönünde, ister adli tatilde bakılabilen bir iş olsun veya olmasın, herhangi bir engel oluşturmaz. Yapılan başvuru kayda alınıp kanun yolu inceleme merciine gönderilir. Bu açıdan adli tatilin bir önemi yoktur. Hatta adli tatil süresi içinde yapılan tebligat da geçerlidir.[1] Adil tatil süresi içinde önem arz eden husus, sürelerin işleyip işlemediğidir. Bu başlıkta ceza muhakemesinde adli tatile denk gelen süreler işler mi? Bu yöndeki talepler adli tatil sonrasına bırakılabilir mi? Böyle bir durumda ne yapmak gerekir? Yasa ve uygulama ne yöndedir? şeklindeki soruları ele alacağız.

5271 sayılı CMK’nın 331. maddesinde adli tatile ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Buna göre, ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her yıl bir eylülde başlamak üzere, yirmi temmuzdan (dahil) otuz bir ağustosa (dahil) kadar çalışmaya ara verirler. Soruşturma ile tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaların ve ivedi sayılacak diğer hususların tatil süresi içinde ne suretle yerine getirileceği, Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenir. Tatil süresince bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay, yalnız tutuklu hükümlere ilişkin veya Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu gereğince görülen işlerin incelemelerini yapar. Adlî tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır.[2]

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, sürenin son gününün adli tatile denk gelmesidir. Talebin, adli tatil bitimindeki üç gün içinde yapılması şart değildir. Süre bu zamana kadar uzar ama bundan önce yani, adli tatil süresi içinde talep yapmak da mümkündür.[3] Adli tatilde bakılabilecek tutuklu gibi işlerde süreç devam eder. Örneğin duruşma yapılabilir, delil toplanabilir, karar verilebilir ama bu hallerde bile eğer sürenin son günü adli tatile denk gelirse ilgililer aleyhine süre geçmez. İstenmesi halinde, adli tatil bitimindeki üç günlük süre içinde başvuru yapılabileceğini düşünüyoruz. Aksi bir düzenleme olmadıkça bir işe sırf adli tatilde bıkılıyor olması, sürenin aleyhe işlemesi anlamına gelmeyecektir. Buradaki ayrıntı şu halde kendini gösterebilir: Adli tatilde bakılabilen bir iş ise yapılan başvuru üzerine kanun yolu incelemesi yapılabilir ve başvuru sonuç doğurabilir. İstenmesi halinde adli tatil sonrasında süresinde de başvuru yapılabilir. Adli tatilde bakılamayan bir iş ise başvuru yine yapılabilir ve merciine gönderilebilir ama merciince kanun yolu incelemesi yapılamaz ve talep karara bağlanamaz.[4]

Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına göre, yasa yolu süresi adli tatilde başlamaz. Karardaki şu nitelendirmeye göre 2012 yılında ceza işlerini gören makam ve mahkemelerin 20.07.2012- 31.08.2012 tarihleri arasında çalışmaya ara vermeleri de göz önüne alındığında, ilamın adli tatile rastlayacak şekilde 20.07.2012 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmesi nedeniyle adli tatilden sonra başlayacak olan itiraz süresinin 30.09.2012 tarihinde sona erdiği…[5]

Yargıtay kararına göre hükmün sanığın yokluğunda verildiği, adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği, tebligat adli tatilden önce yapılmış ve sürenin sonu adli tatil içine denk geliyorsa, temyiz süresinin, adli tatilin bitiminden itibaren üç gün uzatılmış sayılacağı, bu nedenle sanık HP’nin 02.08.2016 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu belirtilerek temyiz başvuru kabul edilmiştir.[6] Başka bir kararda da katılan bakanlığa gerekçeli kararın adli tatil içinde ve 12.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, 5271 sayılı Kanun’un 331/4. maddesine göre adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği, öğrenme üzerine gerçekleşen ve adli tatil bitimini takip eden gün itibarıyla işlemeye başlayan temyiz süresi içerisinde vaki olan 01.09.2015 havale tarihli temyiz başvurusu süresinde olduğundan temyiz isteminin reddine ilişkin 11.09.2015 tarihli ek kararın kaldırılmasına ve esasın incelenmesine karar verilmiştir.[7]’[8] Başka bir karara göre sanık müdafiinin 07.09.2020 tarihli dilekçesi ile temyiz talebinde bulunmuş ise de, temyiz süresinin adli tatile rastladığı, adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği ve tatil bitiminden itibaren üç gün süre ile uzatılmış sayılacağının karşısında sanık müdafiinin temyiz dilekçesinin CMK’nın 291. ve 331/4. maddesinde belirlenen süreler geçtikten sonra verildiği nedeniyle reddine karar verilmiştir.[9]

Kabahat yaptırımına karşı adli tatil süresi içinde itirazın iptalinde sürenin ne olması gerektiğine dair, özel daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; idari para cezasının iptali talebiyle 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca sulh ceza hâkimliğine yapılan başvuru süresinin adli tatile rastlaması durumunda, CMK’nın 331. maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesine ilişkindir. …İdari para cezasının iptali talebiyle 5326 sayılı Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca sulh ceza hâkimliğine yapılan başvuru süresinin adli tatile rastlaması durumunda, CMK’nın 331. maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanabileceği ve başvuru süresinin adli tatilde işlemeyeceği kabul edilmelidir.[10]

Bölge adliye mahkemesi kararlarında CMK’nın 331. maddesinde yazılı işlerden olmayan davaya adli tatil içerisinde bakılarak hüküm kurulması nedeniyle mahkemenin kanuna uygun teşekkül etmemiş olması kapsamında görülerek bozma gerekçesi yapılmıştır.[11] Başka karara göre ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 10.04.2007 tarih ve 2007/8-78 Esas ve 2007/85 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere, CMK’nın 331/4 maddesi kapsamında, adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği, tebligat adli tatilden önce yapılmış ve sürenin sonu adli tatil içine denk geliyorsa, istinaf süresinin, adli tatilin bitiminden itibaren üç gün uzatılmış sayılacağı dikkate alınarak, sanık müdafiinin yokluğunda verilen hükmün 29/07/2024 tarihinde adli tatil içinde tebliğ edildiği, sanık müdafiinin hükmü 03/09/2024 tarihinde istinaf ettiği, bu nedenle istinaf isteminin süresinde olduğu kabul edilerek istinaf başvurusunun reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildiği belirtilmiştir.[12] Katılmadığımız istinaf kararına göre; 17/07/2024 tarihinde tebliğ edilen hükmü, 04/09/2024 tarihinde istinaf eden katılan vekilinin istinaf isteminin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan CMK’nın 273/1. maddesinde öngörülen iki haftalık süre içerisinde olmadığı anlaşıldığından, aynı Kanunun 279/1-b. maddesi gereğince istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.[13] Burada tebligatın adli tatilden önce yapılmasının önemi yoktur. Sürenin son gününün adli tatile denk geldiği açıktır. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır. Son gün zaten hafta sonuna denk gelmiştir. Dolayısıyla üç günlük süre, 2 Eylül 2024 tarihinden itibaren başlayacak olup 5 Eylülde (dahil) sona erecektir. Başka karara göre sanığın yokluğunda 26/05/2022 tarihinde karar verildiği, gerekçeli kararın sanığa 28/07/2022 tarihinde, adli tatil süresi içerisinde tebliğ edildiği, CMK’nın 331/4. maddesi hükmü ile adli tatilin 20 Temmuz-31 Ağustos tarihleri arasını kapsadığı, tatilin bittiği günden itibaren 3 gün uzayan süre, hafta sonuna rastladığından, ilk iş günü olan 01/09/2022 günü istinaf başvuru süresinin başladığı, sanık müdafiinin 06/09/2019 tarihli dilekçe ile istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşıldığından; sanık müdafinin istinaf başvurusunun reddine dair 15/09/2022 tarihli ek kararın hukuki değerden yoksun olduğu ve kaldırılması gerektiğinden ek karar kaldırılarak, sanık müdafiinin istinaf başvurusunun süresinde olduğu kabul edilmiştir.[14]’[15] Kanaatimizce, istinaf süresi adli tatilin bitiminde başlamaz. Başvuru süresinin son günü adli tatile denk gelmesi halinde bu süre üç gün uzar. Dolayısıyla ilk iş günü olan 01/09/2022 günü istinaf başvuru süresinin başlatılması görüşü tartışılabilir. Aksi halde, yani başvuru süresinin adli tatil bitimi başlatılması halinde, maddedeki “Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır” ibaresinin anlamı kalmayacaktır. Bunun uygulanabilmesi için maddede “başvuru süresi tatilin bittiği gün başlar” şeklinde veya bu anlama gelebilecek bir ibare olması gerekirdi.[16] Bu yöndeki, yani sürenin tatil bitiminde başlayacağına ilişkin görüşler, 14/02/1934 tarih, 47/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 10/04/2007 tarih ve 2007/8-78 E, 2007/85 Karar sayılı içtihatlarına da dayandırılmaktadır.[17]

Sonuç itibariyle adli tatile denk gelen süre işlemez. Adli yılın başladığı gün dahil, üç güne yani, 3 Eylül’e (dahil) kadar uzamış olur. Eğer adli yıl başlangıcı resmi tatile denk gelirse, örneğin 1 Eylül, cumartesi veya pazar gününe denk gelirse, bu süreler, üç günlük süreye ilave edilir.

Kaynak:

Asım EKREN, Uygulamada İstinaf Ceza El Kitabı, Filiz Kitabevi, 2024, 3.Baskı

—————

[1] 11.CD, 03.04.2024, E.2021/9644, K.2024/4761: Sanığın yokluğunda verilen kararın sanığa 04.08.2016 tarihinde tebliğ edildiği, temyiz süresinin son gününün adli tatile rastladığı, 5271 sayılı Kanun’un 331 inci maddesinin dördüncü fıkrasına göre adli tatile rastlayan süreler işlemeyeceğinden ve temyiz süresinin son gününün adli tatile denk gelmesi nedeniyle temyiz isteminin süresinde olduğu…

[2] -12.CD, 06.05.2024, E.2021/7734, K.2024/2098: CMK’nın 331/4. fıkrası gereğince adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği, bu sürelerin tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılacağına yönelik düzenleme nazara alındığında, gerekçeli kararın davacı vekiline 15.07.2019 tarihinde tebliğinin ardından adli tatil süresi içerisinde 06.08.2019 tarihinde verdiği temyiz dilekçesinin süresinde olduğu…

[3] 1.CD, 29.05.2025, E.2025/1414, K.2025/4424: Katılan vekilinin, 13.07.2024 tarihinde usûlüne uygun şekilde tebliğ edilen kararı 06.09.2024 havale tarihli temyiz dilekçesi ile temyiz etmesine ve CMK’nın 291/1. Maddesinde belirlenen iki haftalık temyiz süresinin son gününün adli tatile denk gelmesine göre; 331/1-4. maddeleri gereğince temyiz süresinin son gününün 03.09.2024 tarihine kadar uzadığı ancak katılan vekilinin süreden sonra temyiz isteminde bulunduğu anlaşılmakla, katılan vekilinin temyiz isteminin, 298/1. maddesi uyarınca,reddine…

[4] 10.CD, 20.05.2024, E.2023/13323, K.2024/18904: 5271 sayılı Kanun’un 173 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince 15 günlük itiraz süresinin bitiminin adli tatile rastlaması nedeniyle, aynı Kanun’un 331 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “Adlî tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır.” şeklindeki düzenleme uyarınca adlî tatile rastlayan dönemde yapılan tebliğ geçerli olmakla birlikte tatilde süre işlemeyeceğinden, itiraz süresi henüz dolmadığı ve bu nedenle de anılan karar kesinleşmediği halde 30.07.2021 tarihinde denetimli serbestliğe gönderildiği, bu itibarla kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı usulüne uygun kesinleşmeden müdürlükçe yapılan işlemlerin hukuki sonuç doğurmayacağı…

[5] CGK, 16.09.2014, E.2013/4-544, K.2014/385

[6] 6.CD, 22.05.2024, E.2023/7082, K.2024/6509

[7] 5.CD, 21.03.2024, E.2021/6223, K.2024/3243.

[8] 3.CD, 11.03.2024, E.2021/4157, K.2024/3740: Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli kararının sanık müdafine 13.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, sanık müdafinin 29.07.2020 tarihinde kararı temyiz ettiği, hükmün tebliğinden itibaren 15 günlük yasal temyiz süresinin adli tatil içerisinde sona ermesi nedeniyle, CMK’nın 331/4. maddesine göre adli tatile rastlayan dönemde temyiz süresi işlemeyeceğinden sanık müdafinin temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilmiş, tebliğnamede bu konuda red isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

[9] 3.CD, 23.03.2025, E.2022/13957, K.2025/9348

[10] CGK, 22.02.2022, E.2021/19-290, K.2022/111; 22.02.2022, E.2021/19-291, K.2022/112.

[11] İstanbul BAM, 7.CD, 21.10.2016, E.2016/6, K.2016/10; 19.CD, 27.12.2018, E.2018/3908, K.2018/4148.

[12] Kayseri BAM, 4.CD, 30.06.2025, E.2024/5169, K.2025/1371

[13] Ankara BAM, 12.CD, 26.05.2025, E.2024/1736, K.2025/1360

[14] İstanbul BAM, 32.CD, 14.02.2023, E.2022/3219, K.2023/502

[15] İstanbul BAM, 32.CD, 28.09.2021, E.2020/5453, K.2021/4313: …kararın 10/07/2020 tarihinde müşteki vekilinin yokluğunda verildiği, müşteki vekiline 27/07/2020 tarihinde adli tatil süresi içinde tebliğ olunduğu, CMK’nın 331/4. maddesi hükmü göz önüne alındığında, müşteki vekili tarafından 04/08/2020 tarihli dilekçeyle adli tatil süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmakla, müşteki vekilinin istinaf talebi süresinde kabul edilerek yapılan incelemede…

[16] İzmir BAM, 11.CD, 26.11.2021, E.2021/2131, K.2021/2412: Hükmün katılan vekiline 16/07/2021 tarihinde tefhim edildiği, CMK’nın 331/4. maddesinin hükmü gereğince istinaf başvuru süresinin 03/09/2021 tarihinde sona erdiği, ancak katılan vekilinin yasal başvuru süresi geçtikten sonra 07/09/2021 tarihinde istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmakla; CMK’nun 279/1-b. maddesi uyarınca süre yönünden istinaf başvurusunun reddine…

[17] Bursa BAM, 9.CD, 13.07.2021, E.2020/1896, K.2021/1838: …adli tatil içerisinde yapılan tebliğlerde, istinaf süresinin adli tatilin bitiminden itibaren işlemeye başlayacağı, dosyaya konu olayda istinaf süresinin adli tatil bitimi olan 01/09/2020 tarihinden itibaren başladığı ve 7 günlük istinaf başvuru süresinin 07/09/2020 tarihinde sona erdiği, ancak katılanın yasal başvuru süresi geçtikten sonra 08/09/2020 tarihinde istinaf yoluna başvurduğu anlaşıldığından, CMK’nın 279/1-b. maddesi gereğince istinaf başvurusunun süre yönünden reddine… Hukuki Haber

Haberin Alıntılandığı Kaynak: www.hukukihaber.net

акції: