09.04.2025 tarihinde “Hukuki Haber” sitesinde, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin zarar-tehlike suçuna ilişkin bir kararı yayımlanmıştır[1]. Bu kararda tartışılan konu, kişinin trafik güvenliğini tehlikeye sokarak taksirle yaralama suçunu işlemesi halinde hangi suçtan ne şekilde sorumlu tutulacağıdır.

Karara konu olayda sanık, 1.90 promil alkollü bir şekilde polis otosuna çarpmış ve mağdurun yaralanmasına neden olmuştur. Sanığın eylemi iki madde kapsamında değerlendirilmektedir.

Ceza Yasamızın 89. maddesi uyarınca taksirle başkasının vücuduna acı vermek taksirle yaralama suçunu oluştururken 179/3. maddesine göreyse, alkolün etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olunmasına rağmen araç kullanmak, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturur.

Yargıtay, kararda da söylediği gibi yerleşik içtihatlarına göre, eylem zarar ve tehlike suçlarını aynı anda oluşturuyorsa, zarar suçu tehlike suçuna göre asli nitelik taşıdığından -cezaların ağırlığına bakmaksızın- yalnızca zarar suçuna ilişkin hükmün uygulanması gerektiğini düşünmektedir.

Belirtelim ki doktrindeki hâkim görüş de bu yöndedir. Zira zarar suçuna ilişkin norm, tehlike suçuna ilişkin norma göre asli niteliktedir[2]. Fakat doktrinde, her iki suçtan ceza verilmesi gerektiği veya fikri içtima hükümlerinin uygulanabileceği görüşleri de mevcuttur[3].

Kanımızca, zarar suçları her halde tehlike suçlarına göre asli norm değildir. Buna dair yasal bir dayanak olmadığı gibi mantıksal bir dayanak da yoktur.

Yargıtay kararına konu tartışma açısından, taksirle öldürme ya da yaralama suçları ile trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarının, konusu ve koruduğu hukuksal değerler farklıdır. Bunlar, birbirine göre aslilik-talilik ilişkisi içerisinde değildirler.

Örneğin görevi kötüye kullanma suçu, zimmet suçuna göre tali normdur. Zira, her zimmet suçu zaten görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur. Fakat, tartışma konusu açısından böyle bir durum yoktur. Her taksirle yaralama veya öldürme suçu, bunlar trafik esnasında gerçekleşse dahi, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturmaz.

Bu nedenle, eylemin tekliğine göre m. 44 bağlamında fikri içtima hükümleri uygulanmalıdır. Eğer eylem tekse, ağır cezayı gerektiren hüküm uygulanacaktır.

Belirtelim ki, her sürüşün tek eylem olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Hareketlerin arka arkaya sıralanması ve sürüp gitmesi, her zaman eylemin tek olduğu anlamına gelmez. Nasıl bir kişi konuşurken arka arkaya sözlerle hakaret ve tehdit suçunu işleyebilirse, bir kişi araç kullanırken iki farklı suçu işleyebilir. 30 dakika boyunca makas atarak alkollü bir şekilde yolda seyreden kişinin sonunda bir kazaya ve birilerinin ölmesine ya da yaralamasına neden olması halinde iki farklı suça konu eylem vardır. İlk eylem, 30 dakika boyunca trafikte herkesin güvenliği tehlikeye atılan sürüş eylemidir. Diğer eylem ise, kazaya konu eylemdir.

Diğer yandan, bir suç bireye karşı işlenirken (taksirle yaralama) diğeri topluma karşı işlenir (trafik güvenliğini tehlikeye sokma). İki farklı eylemle iki farklı mağdura karşı işlenen suçlarda, zorunlu olarak iki hüküm de uygulama alanı bulur, yani gerçek içtima uygulanır.

Bu nedenle, birbirine göre asli-tali norm olmayan taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçları açısından ancak m. 44 hükmü uygulanabilir. Burada önemli olan konu eylemin tekliğidir. Çoğu zaman iki farklı eylem söz konusu olacağından her iki hüküm de uygulanarak sanığa iki ayrı ceza verilmelidir.

————

[1] https://www.hukukihaber.net/trafik-guvenligini-tehlikeye-sokma-ve-taksirle-yaralama-suclari-zarar-sucu-tehlike-sucu-olcutu (Erişim Tarihi: 16.04.2025).

[2] Tezcan/Erdem/Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, 20. Baskı, s. 986. Önok, “Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu (TCK m. 179)”, s. 184-185.

[3] Aksoy Retornaz, “Trafik Güvenliğin, Tehlikeye Sokma” in Özel Ceza Hukuku Cilt 5, s. 161.

​09.04.2025 tarihinde “Hukuki Haber” sitesinde, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin zarar-tehlike suçuna ilişkin bir kararı yayımlanmıştır[1]. Bu kararda tartışılan konu, kişinin trafik güvenliğini tehlikeye sokarak taksirle yaralama suçunu işlemesi halinde hangi suçtan ne şekilde sorumlu tutulacağıdır.

Karara konu olayda sanık, 1.90 promil alkollü bir şekilde polis otosuna çarpmış ve mağdurun yaralanmasına neden olmuştur. Sanığın eylemi iki madde kapsamında değerlendirilmektedir.

Ceza Yasamızın 89. maddesi uyarınca taksirle başkasının vücuduna acı vermek taksirle yaralama suçunu oluştururken 179/3. maddesine göreyse, alkolün etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olunmasına rağmen araç kullanmak, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturur.

Yargıtay, kararda da söylediği gibi yerleşik içtihatlarına göre, eylem zarar ve tehlike suçlarını aynı anda oluşturuyorsa, zarar suçu tehlike suçuna göre asli nitelik taşıdığından -cezaların ağırlığına bakmaksızın- yalnızca zarar suçuna ilişkin hükmün uygulanması gerektiğini düşünmektedir.

Belirtelim ki doktrindeki hâkim görüş de bu yöndedir. Zira zarar suçuna ilişkin norm, tehlike suçuna ilişkin norma göre asli niteliktedir[2]. Fakat doktrinde, her iki suçtan ceza verilmesi gerektiği veya fikri içtima hükümlerinin uygulanabileceği görüşleri de mevcuttur[3].

Kanımızca, zarar suçları her halde tehlike suçlarına göre asli norm değildir. Buna dair yasal bir dayanak olmadığı gibi mantıksal bir dayanak da yoktur.

Yargıtay kararına konu tartışma açısından, taksirle öldürme ya da yaralama suçları ile trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarının, konusu ve koruduğu hukuksal değerler farklıdır. Bunlar, birbirine göre aslilik-talilik ilişkisi içerisinde değildirler.

Örneğin görevi kötüye kullanma suçu, zimmet suçuna göre tali normdur. Zira, her zimmet suçu zaten görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur. Fakat, tartışma konusu açısından böyle bir durum yoktur. Her taksirle yaralama veya öldürme suçu, bunlar trafik esnasında gerçekleşse dahi, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturmaz.

Bu nedenle, eylemin tekliğine göre m. 44 bağlamında fikri içtima hükümleri uygulanmalıdır. Eğer eylem tekse, ağır cezayı gerektiren hüküm uygulanacaktır.

Belirtelim ki, her sürüşün tek eylem olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Hareketlerin arka arkaya sıralanması ve sürüp gitmesi, her zaman eylemin tek olduğu anlamına gelmez. Nasıl bir kişi konuşurken arka arkaya sözlerle hakaret ve tehdit suçunu işleyebilirse, bir kişi araç kullanırken iki farklı suçu işleyebilir. 30 dakika boyunca makas atarak alkollü bir şekilde yolda seyreden kişinin sonunda bir kazaya ve birilerinin ölmesine ya da yaralamasına neden olması halinde iki farklı suça konu eylem vardır. İlk eylem, 30 dakika boyunca trafikte herkesin güvenliği tehlikeye atılan sürüş eylemidir. Diğer eylem ise, kazaya konu eylemdir.

Diğer yandan, bir suç bireye karşı işlenirken (taksirle yaralama) diğeri topluma karşı işlenir (trafik güvenliğini tehlikeye sokma). İki farklı eylemle iki farklı mağdura karşı işlenen suçlarda, zorunlu olarak iki hüküm de uygulama alanı bulur, yani gerçek içtima uygulanır.

Bu nedenle, birbirine göre asli-tali norm olmayan taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçları açısından ancak m. 44 hükmü uygulanabilir. Burada önemli olan konu eylemin tekliğidir. Çoğu zaman iki farklı eylem söz konusu olacağından her iki hüküm de uygulanarak sanığa iki ayrı ceza verilmelidir.

————

[1] https://www.hukukihaber.net/trafik-guvenligini-tehlikeye-sokma-ve-taksirle-yaralama-suclari-zarar-sucu-tehlike-sucu-olcutu (Erişim Tarihi: 16.04.2025).

[2] Tezcan/Erdem/Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, 20. Baskı, s. 986. Önok, “Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu (TCK m. 179)”, s. 184-185.

[3] Aksoy Retornaz, “Trafik Güvenliğin, Tehlikeye Sokma” in Özel Ceza Hukuku Cilt 5, s. 161. Hukuki Haber

Shares: