Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu, Ceza Yasamızın 170. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu maddeye göre; “Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda; (…) c) Silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan, kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Buna göre suça konu eylem, silahla ateş etmek veya patlayıcı madde kullanmaktır. Uygulamada sıklıkla silahla ateş edilmesine rastlanmaktadır.
Eylem, “silahla ateş etmek” olduğuna göre bu silah, ateşli silah olmalıdır. Birçok çalışmamızda belirttiğimiz gibi hukuk düzeninde kavramlar tanımlanmışsa, tüm hukuk düzeninde o tanım geçerli olur.
Ateşli silah kavramı, Ateşli silahlar yönetmeliğinde şu şekilde tanımlanmıştır: “mermi çekirdeği veya saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki maddeleri, barut gazı veya bu neviden patlayıcı ve itici güç ile uzak mesafelere kadar atabilen silahlar”.
Bu tanımdan bahisle, ses ve gaz fişeği atabilen kuru sıkı tabancalarla ateş edilmesi eyleminin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu oluşturup oluşturmayacağı tartışmalı olmuştur.
Yargıtay, kuru sıkı tabir edilen ses ve gaz fişeği atabilen silahları, ateşli silah kapsamında sayılamayacağından bahisle bu gibi eylemlerin genel güvenliği tehlikeye sokma suçunu oluşturmayacağı görüşündedir[1]. Doktrinde ise, kuru sıkı silahın ateşlenmesi durumunda kişilerde korku meydana getirebilecek olması halinde suçun oluşacağı görüşü ileri sürülmektedir[2].
Ateşli silahlar yönetmeliğinde yapılan tanım uyarınca kuru sıkının ateşli silah kapsamında olmaması ve hatta ayrı bir yasayla düzenlenmiş olması karşısında (5729 sayılı yasa), suç normları dar yorumlanacağından suçun oluşmadığı sonucuna varmak gerekir. Bu nedenle, kanımızca Yargıtay’ın görüşü doğrudur.
Yargıtay’ın bu uygulamasının sonuçlarını engellemek amacıyla, 10. yargı paketinde buna ilişkin bir düzenleme yapılmıştır.
Yasa teklifinin 12. maddesine göre, yukarıda anılan eylem tanımına “ses ve gaz fişeği atabilenler dahil” ibaresi eklenecektir. Bu teklifin yasalaşması halinde, artık kuru sıkı tabancalarla meskûn mahalde ateş edilmesi eylemleri, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu kapsamında değerlendirilecektir.
————-
[1] Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Ceza Muhakemesinde Toplanması Gereken Deliller, s. 616. Gürühan/Perktaş Yavuz, Türk Ceza Kanunu, s. 1131.
[2] Eylem Aksoy Retornaz, “Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması” in Özel Ceza Hukuku Cilt 5, İstanbul, 12 Levha, 2019, s. 22.
>> Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TAM METİN İÇİN TIKLAYINIZ
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu, Ceza Yasamızın 170. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu maddeye göre; “Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda; (…) c) Silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan, kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Buna göre suça konu eylem, silahla ateş etmek veya patlayıcı madde kullanmaktır. Uygulamada sıklıkla silahla ateş edilmesine rastlanmaktadır.
Eylem, “silahla ateş etmek” olduğuna göre bu silah, ateşli silah olmalıdır. Birçok çalışmamızda belirttiğimiz gibi hukuk düzeninde kavramlar tanımlanmışsa, tüm hukuk düzeninde o tanım geçerli olur.
Ateşli silah kavramı, Ateşli silahlar yönetmeliğinde şu şekilde tanımlanmıştır: “mermi çekirdeği veya saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki maddeleri, barut gazı veya bu neviden patlayıcı ve itici güç ile uzak mesafelere kadar atabilen silahlar”.
Bu tanımdan bahisle, ses ve gaz fişeği atabilen kuru sıkı tabancalarla ateş edilmesi eyleminin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu oluşturup oluşturmayacağı tartışmalı olmuştur.
Yargıtay, kuru sıkı tabir edilen ses ve gaz fişeği atabilen silahları, ateşli silah kapsamında sayılamayacağından bahisle bu gibi eylemlerin genel güvenliği tehlikeye sokma suçunu oluşturmayacağı görüşündedir[1]. Doktrinde ise, kuru sıkı silahın ateşlenmesi durumunda kişilerde korku meydana getirebilecek olması halinde suçun oluşacağı görüşü ileri sürülmektedir[2].
Ateşli silahlar yönetmeliğinde yapılan tanım uyarınca kuru sıkının ateşli silah kapsamında olmaması ve hatta ayrı bir yasayla düzenlenmiş olması karşısında (5729 sayılı yasa), suç normları dar yorumlanacağından suçun oluşmadığı sonucuna varmak gerekir. Bu nedenle, kanımızca Yargıtay’ın görüşü doğrudur.
Yargıtay’ın bu uygulamasının sonuçlarını engellemek amacıyla, 10. yargı paketinde buna ilişkin bir düzenleme yapılmıştır.
Yasa teklifinin 12. maddesine göre, yukarıda anılan eylem tanımına “ses ve gaz fişeği atabilenler dahil” ibaresi eklenecektir. Bu teklifin yasalaşması halinde, artık kuru sıkı tabancalarla meskûn mahalde ateş edilmesi eylemleri, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu kapsamında değerlendirilecektir.
————-
[1] Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Ceza Muhakemesinde Toplanması Gereken Deliller, s. 616. Gürühan/Perktaş Yavuz, Türk Ceza Kanunu, s. 1131.
[2] Eylem Aksoy Retornaz, “Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması” in Özel Ceza Hukuku Cilt 5, İstanbul, 12 Levha, 2019, s. 22.
>> Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TAM METİN İÇİN TIKLAYINIZ Hukuki Haber
Haberin Alıntılandığı Kaynak: www.hukukihaber.net